TAM DEMOKRASİ PLATFORMU HAZIRLIK RAPORU PDF İNDİR KÖKLÜ ÇÖZÜM “TAM DEMOKRASİ” DEMOKRASİDE BİRLEŞENLER PLATFORMU TAM DEMOKRASİ PLATFORMU Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği, demokrasimizin gelişip güçlenmesi, evrensel normlara ulaşması ve toplumsal barışın sağlanması için çok çalışmış; bugüne kadar yüzlerce açık oturum, panel, konferans ve toplantı düzenlemiş, TV ve radyo programlarına katılmış, demokrasi ve insani değerler ödülleri vermiş, 30 Kasım 2013’te de Türkiye’de bir ilk olan “Demokrasi Şurası” tertiplemiştir. Demokraside Birlik Vakfı, 2018 yılında kuruluşunun 25. yılı münasebetiyle ülkemizde bir demokrasi seferberliği heyecanıyla TAM DEMOKRASİYİ hedef alan bir proje için İnsani Değerler Derneği ile bir çalışma başlatmıştır. Bu Projenin Dernekler Kanunu’nun 2.maddesine göre bir platform şeklinde hayata geçirilmesi konusunda İnsani Değerler Derneği ile ortak bir karar alınmıştır. Platformun oluşumu için derhal çalışmalara başlanmış; randevu talebimize erken cevap veren bazı siyasi parti ve STK genel başkanları ziyaret edilerek proje anlatılmıştır. Fakat PANDEMİ kısıtlamaları sebebiyle ziyaretler tamamlanamamış, bu sebeple “Tam Demokrasi Platformu” henüz oluşturulamamış olup çalışmalara yeniden devam edilmesine karar verilmiştir. Aşağıda bu Proje’nin gerekçeleri, hedefleri ve yol haritası ile ilgili olarak hazırladığımız taslak metnini, sizin değerli katkılarınızı alabilmek için görüşlerinize sunmaktayız. DEMOKRASİNİN TÜRKİYE’DE GELİŞİMİNE ÖZET BİR BAKIŞ Türk Milleti bin yıllık Anadolu tarihimizde, çeşitli din ve ırktan insanları bir arada, barış içinde adaletle yöneten büyük bir devletin ve medeniyetin kurucusu ve yaşatıcısı olmuştur. 18. yüzyıl sonlarında başlayan geriye gidişi durdurabilmek için bir asır süren modernleşme çalışmalarının sonucunda Türk Milleti, yedi düvele karşı verdiği Çanakkale ve İstiklal Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmayı başarmıştır. Atatürk Cumhuriyet’i kurarak milli iradenin hâkimiyeti ile modernleşme sürecini hızlandırmıştır. Türkiye, 2. Dünya Savaşı sonrasında İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde kendi iradesi ile 1946 yılında çok partili demokratik düzene geçme başarısını göstermiştir. Yakında 29 Ekim 2023 de bir asrı tamamlayacak olan Türkiye, bugüne kadar ekonomik ve sosyal alanlarda birçok önemli başarıları gerçekleştirmiş olmasına rağmen maalesef demokrasisini, Soğuk Savaş döneminin olumsuzlukları nedeniyle, arzulanan çoğulcu ve katılımcı çağdaş demokrasiler seviyesine taşıyamamıştır. Bunda 1960, 1980 askeri ihtilallerinin ve 12 Mart, 28 Şubat, 27 Nisan gibi askeri müdahalelerinin çok olumsuz etkileri olmuş; demokrasi yürüyüşümüz birkaç kez sıfırdan başlamak zorunda kalmıştır. Cumhuriyet tarihimizde zaman zaman şiddetli bir biçimde yaşanan toplumsal huzursuzluklar bilhassa son birkaç on yılda etnik, dini, mezhepsel ve siyasi ayrışmalara hatta kutuplaşmalara dönüşmüştür. Eğer demokrasimiz 1946’da çıktığı yolda hiç kesintisiz ilerleyebilmiş ve demokrasisini çağdaş demokrasilerin düzeyine çıkartabilmiş olsaydı; ne onlarca yıldır yaşadığımız etnik kaynaklı PKK terörü olaylarını yaşardık, ne de FETÖ ve benzeri dini kaynaklı çatışmalar ve yapılanmalar vuku bulurdu. Kimse ihtilal yapamaz ve hatta hayalinden bile geçiremezdi. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü bir kere daha açıkça göstermiştir ki; ülkemizin bir numaralı meselesi demokrasidir. Çünkü demokrasisi gelişmiş olan ülkelerde; nefsi ve hırsı aklının önüne geçmiş birtakım insanların, bırakın darbe teşebbüsünde bulunmayı, darbeyi akıllarından geçirmesi, hayal dahi etmesi mümkün değildir. Son birkaç on yılda yaşanan ve yaşatılan ideoloji kaynaklı ayrışma ve kutuplaşmalar sonucunda halkımızın adalet kurumuna karşı güven bunalımı oluşmuştur. Adalete olan güven adeta sıfırlanma noktasına gelmiştir. İnsanlık tarihinde yaşanılan tecrübeler göstermiştir ki; mülkün temeli olan “adalet” zedelendiğinde tüm ekonomik ve sosyal hayat geriye gitmektedir. Bugün siyasi partilerin birbirlerine karşı kullandıkları kin ve nefret dili, -milletimizin gerçekte hiç hak etmediğini düşündüğümüz ve hatta söylem sahiplerinin dahi öfkeleri geçince “bu kadar sertliğe ne gerek vardı?” dediğine inandığımız- toplumda kutuplaşmalara ve çok büyük moral bozukluklarına sebep olmaktadır. “Ülkemizin bekasının tehdit altında olduğu, korku imparatorluğunun kurulduğu, adalete güvenin kalmadığı, bütün dünya ile kavgalı olduğumuz, ekonominin çökmek üzere olduğu, demokrasinin ve hukukun askıya alındığı, ülkenin hızla tek adam rejimi ile diktatörlüğe doğru gittiği, şu şehir ya da şehirlerin belediye başkanlığını kazanan ittifak tarafına göre rejimin değişip değişmeyeceği” ve benzeri abartılı siyasi söylemler halkımızı germekte, büyük bir ümitsizliğe ve moral çöküntüsüne sürüklemektedir. Dün olduğu gibi bugün de Türk Milletinin elbette önemli sorunları vardır; ama Türkiye’mizin en önemli “kök” sorunu “evrensel normlarda bir demokrasiye sahip olamayışıdır.” Demokrasisi güçlenmemiş bir Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda gelişmiş bir ülke olamayacaktır. Türkiye ikinci Yüzyılında bunu başarmak zorundadır. Cumhuriyetimizin ikinci Yüzyılının Türkiye Yüzyılı olabilmesi ancak Cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlandırılması sayesinde mümkün olacaktır. DÜNYADA DEMOKRASİ Birleşmiş Milletlerin, AB’nin ve uluslararası kuruluşların yaptıkları birçok araştırmalarda Türkiye’nin; ekonomik gelişmişlik, insani gelişmişlik, refah düzeyi, insan hakları, özgürlükler, demokrasi ve insanca yaşama konularında demokrasisi gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kaldığı açıkça görülmektedir. Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar göstermiştir ki; ülkemizdeki bütün menfi göstergelerin en önemli sebebi demokrasi eksikliğidir. Ülkemiz maalesef çağdaş standartlarda bir demokrasiye kavuşamamıştır. The Economist Intelligence Unit, 2021 Demokrasi Endeksi’ni 2022 yılının şubat ayında açıkladı. 2006 yılından beri her yıl yayınlanan bu endeks bütün dünyada ülkelerin demokrasinin durumunu yansıtıyor. Ek-1 (2021 YILI DEMOKRASİ ENDEKSİ) Rapor, geçen yıl demokraside ciddi gerileme yaşandığını ortaya koyuyor. Demokrasi Endeksi 2021’de; 167 ülkede demokrasinin durumu incelenmiş. Demokrasiyi şekillendiren unsurlar aşağıdaki kategorilere göre puanlandırılmıştır. 1- Seçim süreci ve çoğulculuk 2- Sivil özgürlükler 3- Devlet fonksiyonları 4- Politik katılım 5- Politik kültür Bu araştırmaya göre ülkelerin yönetim biçimleri dört başlıkla sınıflandırılmış: 1- Tam demokrasi (Full Democracy) 2- Kusurlu-arızalı demokrasi (Flawed Democracy) 3- Melez rejimler (Hybrid Regime) 4- Otoriter yönetimler (Authoritarian regime) 1-Tam demokrasiler; sivil özgürlüklere ve temel siyasi özgürlüklere sadece saygı duymakla kalmayıp, aynı zamanda demokratik ilkelerin gelişmesine elverişli bir siyasi kültür tarafından da destek verilen yönetim anlayışıdır. Bu anlayışla yönetilen ulusların geçerli bir hükümet kontrolleri ve dengeleri sistemi, kararları uygulanan bağımsız bir yargı sistemi, yeterli şekilde işlev gören hükûmetleri, çeşitli ve bağımsız medyaları vardır. Bu anlayışla yönetilen ulusların demokratik işleyişte sadece sınırlı sorunları vardır. 2-Kusurlu demokrasiler; seçimlerin adil ve özgür olduğu ve temel sivil özgürlüklerin onurlandırıldığı ancak sorunların da olabileceği ülkelerdir (örneğin, medya özgürlüğü ihlali ve siyasi muhalefet ve eleştirmenlerin hafifçe bastırılması). Bu anlayışla yönetilen rejimlerin halkı, az gelişmiş siyasi kültür, siyasete düşük katılım düzeyleri ve yönetişimin işleyişindeki konular da dâhil olmak üzere diğer demokratik boyutlarda önemli eksiklere ve hatalara sahiptir. 3-Karma rejimler; düzenli seçim sahtekârlıkları olan, adil ve özgür demokrasi olmalarını engelleyen yönetimlerdir. Bu yönetimler genellikle siyasi muhalefet, bağımsız olmayan yargılar, yaygın yolsuzluk, medyaya uygulanan taciz ve baskı, güçsüz hukukun üstünlüğü ve az gelişmiş siyasi kültür alanlarındaki kusurlu demokrasilere göre daha belirgin hatalar uygulayan yöneticilere sahiptir. 4-Otoriter rejimler; siyasi çoğulculuğun ortadan kaybolduğu veya son derece sınırlı olduğu rejimlerdir. Bu rejimler genellikle mutlak monarşiler veya diktatörlüklerdir, bazı geleneksel demokrasi kurumlarına sahip olabilirler, ancak uygulamada sivil özgürlüklerin ihlali ve kötüye kullanımı yaygındır, seçimler (gerçekleşirse) adil ve özgür değildir, medya genellikle iktidar rejimi ile ilişkili gruplar tarafından devlete aittir veya kontrol edilir, yargı bağımsız değildir ve her yerde mevcut sansür ve hükümet eleştirisinin bastırılması söz konusudur. Dünyada 2021 yılı sınıflandırmaları Rejim türü Puanlar Ülkeler Ülkeler (%) Dünya nüfusu (%) Tam demokrasi 8.01–10 21 2,6 6,4 Kusurlu demokrasi 6.01–8 53 31,7 39,3 Karma rejim 4.01–6 34 20,4 17,2 Otoriter rejim 0.00–4 59 35.3 37.1 Bu rapora göre Türkiye 4,35 puanla karma rejimde ve 167 ülke arasında 103. sırada. 2006 yılında 5,70 puanı olan Türkiye 2021 yılında 4,35 puana düşmüş görünüyor. Kategorilere göre Türkiye’nin puanları: Seçim Süreci ve Çoğulculuk 3,50 Devlet Fonksiyonları 5,00 Siyasal Katılım 5,56 Siyasal Kültür 5,63 Sivil Özgürlükler 2,06 Genel Ortalama Puanı 4,35 Türkiye maalesef seçim süreci ve çoğulculuk (3,50) ile sivil özgürlükler (2,06) kategorilerinde 4,00 puanın altına düşerek otoriter rejim sınıfına gerilemiştir. Norveç 9,75 puanla 1. sırada, bir Asya ve uzak doğu ülkesi olan Yeni Zelanda 9,37 puanla 2. sırada, Finlandiya 9,27 puanla 3. sırada, İsveç 9,26 puanla 4. sırada yer almıştır. Son sıralarda; Kuzey Kore 1,08 puanla 165. sırada, Afganistan ise 0,32 puanla 167. yani son sırada yer almıştır. Yeni Zelanda, Tayvan, Avusturalya, Güney Kore ve Japonya gibi Asya ve uzak doğu ülkeleri “tam demokrasi” sınıfında yer alırken, ABD, Fransa, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi ülkeler kusurlu demokrasi sınıfına gerilemişlerdir. 2016'da Amerika Birleşik Devletleri tam demokrasiden kusurlu demokrasiye indirilmiştir; birkaç yıl boyunca azalan puanı, 2015'te 8,05'ten 2016'da 7,98'e düşmüştür. En azından 1960'ların sonlarına uzanan sayısız faktörle Amerikalıların devlet kurumlarına olan güvenini aşındırmıştır. 2017 Demokrasi endeksi, 2010–11 yıllarından bu yana küresel demokrasi için en kötü yılı kaydetti ve Asya genel olarak en kötü performans gösteren bölge oldu. Venezuela karma rejimden otoriter rejime indirildi. Moldova, sorunlu seçimlerin bir sonucu olarak kusurlu demokrasiden karma rejime indirildi. Buna karşılık, Ermenistan iktidarın gücünü parlamentoya kaydıran anayasal değişikliklerin bir sonucu olarak otoriter rejimden karma rejime yeniden yükseltildi. 2017 yılında Türkiye'de yapılan anayasal değişiklikle Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçildi. Parlamentonun (TBMM'nin) gücü azaltıldı, başbakanlık sistemi kalktı, bakanlar ve başbakanlığa bağlı kurumlar doğrudan cumhurbaşkanına bağlanarak yasama ve yürütme güçleri tek bir kişide toplandı. Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi verildi. Sonuç olarak bu olaylar ülkenin demokrasi indeks puanını doğrudan düşürdü. Demokrasi endeksi konusunda başka bir araştırmaya göre: İsveç merkezli V-Dem Enstitüsü, her yıl düzenli olarak hazırladığı Liberal Demokrasi Endeksi 2022 raporunu yayımladı. V-Dem’in raporuna göre, 2021’de ortalama demokratik haklar 1989 yılı seviyelerine indi. Son 30 yıllık demokratik ilerlemeler yerini otoriterliğe bıraktı. Bu enstitünün raporunda; “dünyanın en demokratik ülkeleri hangileridir? Türkiye, demokratik bir ülke midir?” ve “Türkiye hakkında neler yazılmıştır?” sorularına cevap olarak aşağıdaki açıklamalar bulunmuştur. Dünya nüfusunun yüzde 70’i, yani 5,4 milyar insan diktatörlükle yönetilen ülkelerde yaşıyor. V-Dem’in verilerine göre, demokrasi ile yönetilen ülke sayısı 42 ile 2012 yılında zirve yaparken, şu an 25 yılın en düşük seviyesine geriledi. Dünyada sadece 34 ülke demokrasi ile yönetiliyor. Demokratik gerileme özellikle Asya-Pasifik, Doğu Avrupa, Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinde belirgin olarak gözlendi. V-Dem’in 2022 raporuna göre, dünyada demokrasinin en kötü olduğu ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Türkiye, 179 ülkenin yer aldığı listenin 147. basamağında bulunuyor. Türkiye’nin demokrasi puanı 0-1 arasında 0,11 olarak açıklandı. Türkiye, Avrupa Kıta’sında demokrasinin en kötü olduğu 3 ülke arasında Belarus ve Rusya’dan sonra geliyor. V-Dem’in raporunda Türkiye hakkında önemli bilgiler paylaşıldı. Türkiye’yi 2021 yılında otokratikleşen ülkeler arasında zirvede gösteren V-Dem, Benin, Macaristan ve Türkiye’deki otokrasileşmenin hızla devam ettiği ve ülkelerdeki muhalif figürlerin tutuklanarak susturulduğunu yazdı. Dünyanın en demokratik ülkeleri sıralamasına İskandinav ülkeleri damga vurdu. İsveç listenin en tepesinde yer aldı. V-Dem’in İsveç’e verdiği demokrasi puanı ise 0,88 oldu. Bu alanda İsveç’in ardından aynı puana sahip Danimarka geldi. Demokrasi sıralamasının üçüncü basamağında 0,86 puan ile Norveç yer aldı. Dünyanın en demokratik 10 ülkesinin 8’i Avrupa’dan. Güney Amerika ülkesi Kosta Rika 4. sırada yer alırken, Yeni Zelanda 0,84 puan ile 5’nci sırada kendisine yer buldu. Avrupa Birliği’nin (AB) dev ülkesi Almanya, İrlanda ile aynı puanı paylaşarak 9. ve 10. sıraları elde etmişlerdir. Dünya gündemini sürekli etkisi altına alan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş her geçen gün büyüyor. Demokrasi alanında Rusya’yı 3’e katlayan Ukrayna, demokratik bir ülke olarak gösterilmese bile 0,32 puan ile listenin 99. sırasında yer alıyor. Uzun yıllardır demokrasisi en zayıf ülkeler arasında gösterilen Rusya ise 0,1 puan ile 151. sırada yer almıştır. V-Dem’in raporuna göre, dünyada demokrasisi en kötü olan ülke Eritre olmuştur. Afrika kıtasında yer alan ülkenin demokrasi puanı 0,01 olarak açıklandı. Bu alanda Eritre’nin ardından aynı puandaki Kuzey Kore geliyor. Taliban’ın yönetimine geçen Afganistan 0,02 puan ile 177. sırada yer almaktadır. Aleksandr Lukaşenko yönetimindeki Belarus’un demokrasi karnesi ise zayıflamaya devam etmiştir. V-Dem’in 2021 raporunda 163. sırada yer alan Belarus, bir senede 12 sıra birden kaybetmiş ve 175. sıraya gerilemiştir. Demokrasi Puanlarına göre ülkelerin sıralamaları, en sondan başa doğru: Eritre(179); Kuzey Kore(178); Afganistan (177); Yemen (176); Bearus (175); Çin (172); Rusya (151); Türkiye(147); Kamerun (140); Moritanya (130); Uganda (120); Somali (109); Ukrayna (99); Guyana (90); Polonya (80); Ekvador (70); Lesotho (60); Peru (40); Letonya (30); İtalya (20); İngiltere (19); İspanya (18); G. Kore (17); Fransa (16); Lüksemburg (15); Avustralya (14); Hollanda (13); Portekiz (12); Belçika (11); İrlanda (10); Almanya (9); Finlandiya (8); İsviçre (7); Estonya (6); Yeni Zelanda (5); Kosta Rika (4); Norveç (3); Danimarka (2) ve İsveç (1) DEMOKRASİNİN GELİŞİMİ VE OLMAZSA OLMAZLARI 1920’lerde, hatta 20. Yüzyılın ilk yarısında dünyaya özellikle de batıya ideolojiler hâkim olmuştu. 1789 Fransız İhtilal sonrası dinlere ve özellikle kiliseye karşı büyük bir tepki oluşmuş; materyalizm, faşizm, nazizm, kapitalizm, liberalizm, sosyalizm, kominizim, hümanizm, vb. ideolojiler birçok ülkenin ve aydınlarının adeta dini haline gelmişti. İşte Atatürk’ün yaşadığı bu dönemde demokrasi büyük bir yara almıştı. Fakat buna rağmen Atatürk, en başta Serbest Fırka olmak üzere yeni partiler kurdurarak çok partili tam demokrasiye geçmek istiyordu. Hem Türkiye’nin şartları hem de dünya şartları buna müsait değildi. İnsanlığın başına bela olan ideolojiler; 1. Dünya ve 2. Dünya savaşları ile çok büyük felaketlere sebep oldu. İşte bu felaketlerin sonunda Birleşmiş Milletler çatısı altında bir araya gelen ülkeler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini imzaladı ve demokrasiye hızlı bir dönüş yaşandı. Demokrasinin ilk olmazsa olmaz ilkesi olan “Temel Hak ve Özgürlüklerin yasal veya anayasal teminat altına alınması” sağlandı. Böylece demokrasinin gelişip güçlenmesi için çok önemli adımlar atıldı. Demokrasi, kutsallaştırılacak statik bir kavram ve bir ideoloji değildir elbette. Dinamik, sürekli gelişen ve geliştirilen bir olgu. Bütün medeniyetlerin ortak malı ve insanlığın bulduğu en iyi yönetim sistemidir. Şimdiye kadar daha iyisi bulunamamıştır. Her türlü insani gelişmişlik göstergelerine baktığımızda; demokrasi puanı yüksek olan ülkeler, daha gelişmiş, daha huzurlu ülkelerdir. Milli gelirleri yüksek, hukuk daha iyi işliyor, insanlar güven içinde, özgürlükler daha dokunulmaz, insanca yaşama daha eşit ve yaygındır. Ek-2 (ÜLKELERİN REFAH ENDEKSİ) Ek-3 (ÜLKELERİN MUTLULUK ENDEKSİ) Ek-4 (ÜLKELERİN İNSANİ GELİŞMİŞLİK ENDEKSİ) Ek-5 (ÜLKELERİN FERT BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİRLERİ) Ek-6 (ÜLKELERE GÖRE YAŞAM KALİTESİ) Türkiye ise ideolojilerin etkisinden kurtulamamış, hatta İslam’ı, milliyetçiliği ve Atatürk’ü bile bir ideoloji haline getirmişti. Dolayısıyla genç Cumhuriyetin aydınları ve siyasileri bir türlü demokrasiyi anlayamamışlardı. Bu sebeple ülkemizde demokrasi gelişemedi, yarım yamalak bir demokrasi ile gelişmiş ve huzurlu bir ülke olmamız da zaten mümkün değildi. Demokrasi, sadece ülkemizde değil bütün Türk ve İslam dünyasında tam anlaşılamamış, hatta yanlış ve eksik anlaşılmalar sebebiyle gerçek değerini ve yerini bulamamıştır. Demokrasi statik bir kavram olmayıp, sürekli kendini yenileyen ve gelişen dinamik bir kavramdır. Milattan önce Eski Yunan’da başlayan demokrasi, bütün insanlığın çok değerli katkılarıyla gelişmiş ve şu ana kadar insanlığın bulduğu en iyi rejim olmuştur. Demokrasi batının veya doğunun değil bütün insanlığın ortak malıdır. Nasıl ki matematik, fizik, felsefe, sosyoloji, astronomi, elektrik-elektronik ilk bulundukları noktada değilse, yani gelişerek bugünlere gelmiş ise demokrasi de insan merkezli bir rejim olduğu için sürekli gelişerek bugünkü evrensel normlara gelmiştir. Hala da gelişmesine devam etmektedir. Adının başında demokratik bulunan fakat demokrasi ile ilgisi olmayan Doğu Almanya (Demokratik Alman Cumhuriyeti) Batı Almanya ile birleşerek demokrasiyi seçti. Finlandiya 2000 yılında anayasasını değiştirerek Cumhurbaşkanının birçok yetkilerini parlamentoya devretmiştir. Yine Fransa 2008 yılında kuvvetler ayrılığı iyi işlemiyor diye anayasasını değiştirerek hâkimler ve savcılar kurulundan cumhurbaşkanını ve adalet bakanını çıkarmıştır. Bugünkü evrensel normlarda olmazsa olmaz bir demokraside; 1- Temel hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altına alınması, 2- Hukukun üstünlüğü, 3- Kuvvetler ayrılığı, 4- Özgür, adil ve eşit şartlarda seçimlerin yapılması, temel esaslar olarak kabul edilmiştir. Bunlara ilaveten; şeffaflık, (açıklık) hesap verilebilirlik, özgür medya, güçlü ve etkili STK’lar, yerinden yönetim ve benzeri kural ve esaslar da tam demokrasinin unsurları ve göstergeleri haline gelmiştir. Bütün bu unsurların ve esasların, bir denge ve denetleme içinde yürütülmesi de yine tam demokrasinin olmazsa olmazları arasındadır. Ülkeler arasındaki bütün savaş ve kavgaların daha çok din ve ırk çatışmalarından kaynaklandığı bilinmektedir. Hâlbuki bu durum göründüğü gibi değildir. Arka planda siyasi iktidarların, iktidarlarını koruma veya daha da güçlendirme ihtirasları yatmaktadır. Ülkelerdeki siyasi iktidarların el değiştirmesi hep kavgalı ve kanlı olmuştur. İlk dört halifeden ikisinin şehit edilmesi, Kerbela felaketi, hep iktidarı ele geçirme ihtiraslarının bir sonucudur. Hatta Müslüman olmayan diğer ülkelerdeki iktidar değişiklikleri daha da kanlı olmuştur. Sadece tam demokrasi ile yönetilen ülkelerde iktidar değişikliği, belli hukuk kuralları içerisinde kavgasız ve kansız olarak gerçekleşebilmektedir. DEMOKRASİ TÜRKİYEDE NİÇİN GELİŞMEDİ? Ülkemizde toplum demokrasi konusunda oldukça önyargılı, yanlış ve eksik bilgilere sahiptir. Diğer taraftan ülkemizde demokrasinin ve her türlü müspet gelişmenin önündeki en büyük engeller; yanlış din-İslam anlayışı, hamasi milliyetçilik ve ideolojik körlükler ile insani değerlerden uzaklaşmış siyasi zihniyetlerdir. Bu engellerin her biri ile çok şuurlu ve dikkatli bir mücadele yapılmalıdır. Türkiye, bütün zorluklara ve engellemelere rağmen birçok vesayetleri kaldırarak demokrasi yolunda ilerliyordu. 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsü demokrasimizin gelişmesine çok büyük bir zarar verdi. OHAL uygulamaları ve darbe girişiminin meydana getirdiği olumsuz durumlar demokrasi puanımızı düşürdü. 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra yürürlüğe giren yeni Başkanlık Sistemi de demokrasimizin gelişmesine katkı sağlayamadığı gibi bazı konularda daha da geriye gidildi. Yeni sistemin demokrasi yolunda attığı en önemli adım; Genel Kurmay Başkanlığının Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanmış olmasıdır. Türkiye, 95 yıllık Parlamenter Sistemde bu önemli adımı atamamıştı. Temennimiz yeni karar ve projelerle demokrasimizin gelişip güçlenmesidir. Temel Hak ve Özgürlüklerin anayasal teminat altına alındığı, kuvvetler ayrılığının kusursuz işlediği ve hukukun üstünlüğünün sağlam bir zemine oturtulduğu evrensel normlarda bir demokrasi ülkemizin vazgeçilmezi olmalıdır. Öncelikle, toplumda güvenirliğini en fazla kaybetmiş olan hukuk, yargı ve adalet konusundan başlanılmalı, acilen bir hukuk ve yargı reformu yapılmalıdır. Bir daha hiç darbe veya darbe teşebbüslerinin olamayacağı, huzurlu ve gelişmiş bir ülke olmak için demokrasi puanımızı yükselterek tam demokrasiye kavuşmaya çalışılmalıdır. Demokrasi yolundan sapan ülkelerin sonu hep felaket olmuştur. Başta halkımız olmak üzere, yöneticilerin ve herkesin sığınacağı ve huzur bulacağı en güvenli, en emin liman demokrasi limanıdır. Bu Aziz Millet, çok zor şartlara rağmen, Amasya Tamimindeki; “Milletin istiklalini, yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır” misyonu ile başlattığı Millî Mücadele sonunda, İstiklal Savaşını kazanmış ve Cumhuriyeti kurmuştur. Aynı veya benzer azim ve kararlılığı göstererek Cumhuriyetimizi tam demokrasi ile taçlandırmanın zamanı gelmiştir. Bu konuda öncelik siyasilerimizin olmak üzere toplumun bütün kesimlerine çok büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Çağdaş standartlarda tam bir demokrasiye sahip olacak bir Türkiye’nin çözemeyeceği hiçbir siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal sorunu kalmayacaktır. Bugün yaşadığımız başta kutuplaşma, sosyal çatışmalar, ekonomik kökenli sorunlar olmak üzere tüm sorunlarımızın kesin çözümü ülkemizin “tam demokrasiye” ulaşmasıyla mümkündür. Tam demokrasiye ulaşmış bir Türkiye, tarihinden getirdiği yüksek insani değerler birikimi ile çağdaş demokrasiye ve bütün insanlığa çok önemli değerler kazandıracaktır. Ecdadımızın büyük fedakârlıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş, fakat cumhuriyetimiz henüz tam demokrasi ile taçlandırılamamıştır. Bugün bu görev ve sorumluluk hepimize düşmektedir. Bugün bizler artık çok net olarak anladık ki, tam demokrasiye geçmeden ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması, darbelerin ve darbe teşebbüslerinin önlenmesi ve toplumsal barışın sağlanması mümkün değildir. DEMOKRASİNİN KURUM VE KURALLARI Demokrasi, kurumlar ve kurallar rejimidir. Bu kurum ve kuralları tesis etmeden tam demokrasiye geçmek mümkün değildir. Sistemin başkanlık veya parlamenter sistem olmasından ziyade içinin demokrasi ile doldurulması önemlidir. Evrensel normlardaki “TAM DEMOKRASİ” nin olmazsa olmaz kurum ve kurallarını özetle hatırlayalım; İster başkanlık sistemi isterse parlamenter sistem olsun; demokrasinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı prensibinin katıksız uygulanmasıdır. Hukukun üstünlüğü ve özgürlükler temel esaslardır. Hukuk devleti ve adalet mülkün temelidir. Evrensel hukuk değerlerini esas alan tam bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi demokrasinin güvencesidir. Evrensel insan hak ve özgürlükleri anayasa teminatı altında olmalı ve eksiksiz uygulanmalıdır. Üyeleri, bizzat halk tarafından adaletli, eşitlikçi ve özgür seçimlerle belirlenmiş bir parlamento oluşturulmalıdır. Maalesef ülkemizde milletvekilleri direk halk iradesi ile değil, siyasi partiler veya liderleri tarafından seçilmektedir. Halk sadece listeleri onaylamaktadır. Yürütme organı olan iktidar veya cumhurbaşkanı halkın iradesi ile seçilmeli, bütün icraatları şeffaf olmalı, hesap verilebilirliği ile halkın gözlemine ve yargı denetimine açık olmalıdır. Evrensel normlarda halk adına denetim yapan özgür bir medyanın varlığı şarttır. Halkın özgür iradesiyle hayat bulmuş güçlü, özgür ve etkili sivil toplum kuruluşlarının varlığı zarurettir. Her türlü ayırımcılık; özellikle din, etnik grup, cinsiyet, inanç, parti, bölge, siyasi görüş ayırımcılığı kanunen kesinlikle yasaklanmıştır. Kamuda bütün görevlere atamalar kesinlikle ehliyet ve liyakat esasına göre yapılır. Herkes daha aktif bir şekilde yönetime katılır, yöneticileri sorgulayabilir. Bunun için merkezi yönetimin yetki ve sorumlulukları azaltılır, yerinden yönetim güçlendirilir. Her görüş, inanç ve düşünce kendini özgürce ifade edebilme ve örgütlenebilme hakkına sahiptir. Özellikle dini yapılanmaların, cemaatlerin finans ve mali durumları kayıt altına alınır ve denetlenir. Başta siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri toplumda kin ve nefret uyandırıcı ayrıştırıcı bir dil kullanamazlar. Hukuken yasaktır. Eğitimde insanı değerli kılan ve evrensel insani değerleri temel alan akılcı ve bilimsel bir eğitim sistemi esastır. NİÇİN TAM DEMOKRASİ PLATFORMU? Tam demokrasiye geçmeden ülkemizin hiçbir sorununa köklü çözümler getirmek mümkün değildir. Tam demokrasiye geçiş muhakkak halkımızın istek, arzu, heyecan ve yüksek talebiyle mümkün olacaktır. Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez. Özetle yukarda belirtmeye çalıştığımız esaslar çerçevesinde, Tam Demokrasinin ülkemizde de hayata geçirilmesi amacıyla tüm vatandaşlarımızda Tam Demokrasi konusunda farkındalık yaratmak ve talep oluşturmak için bütün vatandaşlarımızı TAM DEMOKRASİ PLATFORMU’nu oluşturmaya ve destek vermeye davet ediyoruz. Bugün Batı dünyasında yaşanan demokrasi seviyesine, Batı insanı asırlarca çok ağır bedeller ödeyerek gelmiştir. Bizim dünyamızda ise çoğunlukla bazı yönetici elitlerin mücadeleleri ile demokrasi yolunda adımlar atılabilmiştir. Türkiye varlık içinde yokluk yaşayan bir ülkedir. Demokrasisi gelişmediği için potansiyelini ve kaynaklarını verimli kullanamamaktadır. Tüm sorunlarımızı kökten çözüme kavuşturacak ve Türk Milleti’nin refahını ve mutluluğunu artıracak, insanca yaşamamızı sağlayacak tam demokrasi ancak tüm milletimizin sahip çıkması ile gerçekleşecektir. Tam demokrasiye geçiş ancak ve ancak Milletimizin azmi, kararlılığı ve yüksek iradesi ile mümkün olacaktır. Milletimiz kendi geleceğine sahip çıkmalıdır. Hariçten birileri gelip de bizim için tam demokrasi mücadelesi vermeyecektir. Devletimiz ve Milletimiz demokrasi yolculuğunda birçok kere darbelere ve muhtıralara muhatap olmuş ve ağır bedeller ödemiştir. Yeni bedeller ödemek istemiyor ve çağımızın getirdiği bütün nimetlerden yararlanarak artık insanca ve huzur içinde yaşamak istiyorsak TAM DEMOKRASİ isteğimizi dile getiren TAM DEMOKRASİ PLATFORMU’na sahip çıkalım, destek olalım, güç verelim ve katılalım. Bütün bu çalışmaların itici gücü millet, devlet, bayrak, vatan ve insan sevgimiz ve sevdamızdır. Kesin olarak bilinmelidir ki ne mevcut iktidara karşı olmak ne de muhalefete destek vermek gibi taraflı ve gizli bir ajandamız yoktur. Güç sahiplerinin de güç elde etmek isteyenlerin de amacı, yukarıdaki değerlere sahip çıkmak ve eşrefi mahlûkat olan insanımıza gerçekten ayrımsız ve layık olduğu seviyede bir hayat yaşatmaksa biz de aynı amaca koşmak, doğru vasıtalarla katkı sağlamak niyet ve samimiyetiyle buradayız. Yapılan iyi hizmetlerin yanında olduk ve olacağız. Ancak iyi niyetle ya da görünürde iyi niyetle yapılan yanlışları görme, ilgililere iletme, uyarma ve gerekirse düzeltme taleplerimizi de dedeleri, babaları ve evlatları bu vatan için şehit ya da gazi olanların varisleri olarak bir sorumluluk bilinciyle paylaşmak zorundayız. Dünyada ekonomik ve siyasi güç olan ülkeler bu güce ulaşmak için %50’nin üzerinde yabancı ülkelerden beyin göçü desteği alırken; bizim kendi yetişmiş beyinlerimizi bile şu ya da bu sebeple tam kapasite kullanamadığımız ve devletin rehberliğinde ülkenin hizmetinde değerlendiremediğimiz ortadadır. İnancımız odur ki; yöneticilerimiz, belki bazı çıkar gruplarının canı yanacak olsa da tam demokrasiyi ülkemizde uyguladıklarında sonuçta tüm milletin yüzünü güldürecek ve devletimizi daha güçlü kılacaktır. Milletimizin her ferdi, demokrasilerin medeni ve faziletli tarafları ortaya konularak, milleti ve ülkesi için ter dökme, emek harcama yarışına sokulmalıdır. En tepedeki en güçlü iradenin bu niyeti, devlette her görev alan insana bir zincir gibi ve aynı sağlamlıkta sirayet etmelidir. Aralardaki zayıf halkalar zincirin gücünü düşürecektir. Topyekûn sevgi ve çalışma yarışı ve ülke için fedakârlık ve özveri koşusu başlatılmalıdır. Aynı gemide yolculuk yapanların kader birliği ve dayanışmasını sağlamak gemi kaptanlarının, devleti yönetmeye talip siyasi partilerin, kanaat önderlerinin ve kendilerini aydın kabul eden fert fert hepimizin görevidir. Türkiye artık vakit geçirmeden, büyük bir zihinsel değişim ve dönüşümle tam demokrasiye geçerek normalleşmelidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının Türkiye Yüzyılı olması ancak demokrasi ile taçlandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bunun için güçlü bir sivil irade oluşmalı ve güçlü bir şekilde Milletimizi “TAM DEMOKRASİ PLATFORMU” na davet etmelidir. Bu davet, her türlü önyargılardan, ideolojik körlüklerden ve komplo teorilerinden uzak; akıl, bilim, sabır, sevgi, saygı, hukuk ve hoşgörü içerisinde yapılmalıdır. Davetin çerçevesi ve zemini evrensel insani değerler olmalıdır. Hiçbir ayırım yapmadan; her türlü siyasi görüş, ideoloji ve inanç bu Platformda yer almalıdır. Hiç kimse ideolojisinden, partisinden, grubundan veya STK’sından vazgeçmeden veya vazgeçmeye zorlanmadan bu Platformda yer alabilmelidir. Demokrasi konusunda halkı bilinçlendirecek Türk aydınlarına görev ve sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Tam demokrasiye geçiş, ancak ve ancak vatansever aydınların öncülüğünde “MİLLETİN AZİM VE KARARI” ile gerçekleşebilecektir. “TAM DEMOKRASİ PLATFORMU” Projesi aynı zamanda bir “BARIŞ, KARDEŞLİK VE BİRLİK” Projesidir. Halkımıza, bütün ilgili ve yetkililere saygıyla duyururuz. Önerdiğimiz Yol Haritası Ek:7 (Platformun oluşumu); Ek-8 (Katılım formu) Yukarıda özetle ifade etmeye çalıştığımız Tam Demokrasi talebimiz; Sayın Cumhurbaşkanına, TBMM’ne, devletin bütün yetkililerine, üniversitelere, siyasi partilere, STK’lara, medyaya, kanaat önderlerine, mümkün olduğu kadar toplumun bütün kesimlerine iletilecek, katkıları ve katılımları istenecektir. Bizim yukarda sunduğumuz taslağı sizlerin de değerli katkılarıyla zenginleştirmek ve ortak bir metin haline getirmek için Ankara’da veya yakınlarında bir otelde toplantı düzenlenecektir. Bu toplantıda halka sunulacak ortak metin netleştirilecek ve takip edilecek yol haritası birlikte belirlenecektir. Platform, demokratik bir metot ve katılımla kendi yönetim ve karar organlarını hatta adını belirleyecektir. Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği, Platformun sekretarya işlerini yürütecektir. Her ilimizde bu platformun temsilcileri olacak ve illerimizde toplantılar ve etkinlikler yapılacaktır. En sonunda büyük bir katılımla “Demokrasi Çalıştayı” yapılması düşünülmektedir. Amasya Tamiminde zikredilen, müstesna bir anlam ifade eden “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” yüce misyonu ve ruhu, TAM DEMOKRASİ PLATFORM çalışmalarına da ilham kaynağı olacak, güç ve enerji verecektir. Aziz Milletimize saygıyla arz olunur. Yönetim Kurulları Adına Mehmet Bozdemir Prof. Dr. Abdulkadir GÜLLÜ Demokraside Birlik Vakfı Başkanı İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı ÖNEMLİ NOT: Talep ettiğiniz takdirde şahsınız veya önerdiğiniz kişi veya STK lar ile PLATFORM çalışmalarına katılabilirsiniz. Ayrıca bu proje ile ilgili görüş, düşünce ve tekliflerinizi; bilgi@tamdemokrasiplatformu.org veya bilgi@demokrasidebirlik.org.tr elektronik adresine iletebilirsiniz. Platformla ilgili gelişmeleri www.demokrasidebirlik.org.tr ve/veya www.insanidegerler.org sitelerinden, “Youtube da Tam Demokrasi Platformu” nu takip edebilirsiniz. Saygılarımızla. Ek-7 TAM DEMOKRASİ PLATFORMU’NUN OLUŞUMU Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği yönetim kurullarının üzerinde uzun zamandır çalıştığı TAM DEMOKRASİ PLATFORMU Projesinin genişletilmiş istişare toplantısı 14.12.2019 ve 25.12.2021 günü DE-VA Konferans Salonunda yapıldı. Toplantıya birçok siyasetçi, akademisyen, işadamı, hukukçu ve STK yöneticileri katıldı. Bütün katılımcıların konuşmaları adeta birer demokrasi manifestosu gibiydi. Ülkemizin böyle bir platforma çok ihtiyacı olduğu fikri üzerinde tam mutabakat sağlandı. Saatler süren toplantılar sonucunda TAM DEMOKRASİ PLATFORMU HAZIRLIK RAPORU hazırlanmıştır. Pandemi kısıtlamaları sebebiyle ziyaretlere ve çalışmalara ara verilmiş, 14.01.2023 tarihinde yapılan Yönetim Kurullarında hazırlık raporunun güncellenmesine ve 2023 Mart ayında yapılacak bir TANITIM TOPLANTISI ile çalışmalara devam edilmesine karar verilmiştir. YOL HARİTASI ÖZETİ Platform Hazırlık Raporu, Cumhurbaşkanlığına, TBMM’ne, siyasi partilere, akademisyenlere, STK’lara, medyaya, mümkün olduğunca kanaat önderlerine ve toplumun bütün kesimlerine iletilerek görüş ve tavsiyeleri alınacaktır. Hiçbir şekilde ideolojik, siyasi, etnik veya inanç ayırımı yapmadan toplumun bütün kesimlerinden temsilcilerin bu Platforma katılımı sağlanacaktır. Platforma siyasi partiler, STK ve kurumlar adına en az bir en fazla iki temsilci katılabilecektir. Ayrıca bireysel olarak da katılım mümkün olacaktır. 2023 Mart ayı içerisinde geniş bir davetli katılımıyla Platformun TANITIM TOPLANTISI yapılacaktır. Yeteri kadar katılımcının tespitinden sonra; Katılımcı Formunu dolduranlar iletişim bilgilerine göre KURULUŞ TOPLANTISINA davet edilecektir. Bu toplantının tarihi ve yeri katılımcılara önceden bildirilecektir. Platformun işleyişi ile ilgili taslak çalışmalar, katılımcıların önerileri doğrultusunda hazırlanacak ve kuruluş toplantısından önce katılımcılara gönderilecektir. Platformun kuruluş sürecindeki bütün çalışma ve faaliyetleri bütünüyle açık (şeffaf) olacaktır. Tamamen demokratik usul, metot ve yöntemlere göre yapılacak olan KURULUŞ TOPLANTISI; Platformun adını, çalışma esas ve usullerini, Platformun yönetim ve denetim organlarını belirleyecek ve bir DEMOKRASİ MANİFESTOSU ile kamuoyuna kuruluşunu ilan edecek ve faaliyetlerine başlayacaktır. Bu süreç içerisinde yapılan çalışma ve faaliyetlerle ilgili her türlü bilgiye; www.demokrasidebirlik.org.tr veya www.insanidegerler.org. Web sitelerinden ulaşılacaktır. Ayrıca Platform hakkındaki görüş ve tavsiyeler; bilgi@tamdemokrasiplatformu.org elektronik postaya iletilebilecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 14.01.2023 DE-VA ve İDD YÖNETİM KURULLARI ADINA Mehmet Bozdemir Prof. Dr. Abdulkadir GÜLLÜ Demokraside Birlik Vakfı Başkanı İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı
TAM DEMOKRASİ PLATFORMU HAZIRLIK RAPORU PDF İNDİR
KÖKLÜ ÇÖZÜM “TAM DEMOKRASİ”
DEMOKRASİDE BİRLEŞENLER PLATFORMU
TAM DEMOKRASİ PLATFORMU
Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği, demokrasimizin gelişip güçlenmesi, evrensel normlara ulaşması ve toplumsal barışın sağlanması için çok çalışmış; bugüne kadar yüzlerce açık oturum, panel, konferans ve toplantı düzenlemiş, TV ve radyo programlarına katılmış, demokrasi ve insani değerler ödülleri vermiş, 30 Kasım 2013’te de Türkiye’de bir ilk olan “Demokrasi Şurası” tertiplemiştir.
Demokraside Birlik Vakfı, 2018 yılında kuruluşunun 25. yılı münasebetiyle ülkemizde bir demokrasi seferberliği heyecanıyla TAM DEMOKRASİYİ hedef alan bir proje için İnsani Değerler Derneği ile bir çalışma başlatmıştır. Bu Projenin Dernekler Kanunu’nun 2.maddesine göre bir platform şeklinde hayata geçirilmesi konusunda İnsani Değerler Derneği ile ortak bir karar alınmıştır. Platformun oluşumu için derhal çalışmalara başlanmış; randevu talebimize erken cevap veren bazı siyasi parti ve STK genel başkanları ziyaret edilerek proje anlatılmıştır.
Fakat PANDEMİ kısıtlamaları sebebiyle ziyaretler tamamlanamamış, bu sebeple “Tam Demokrasi Platformu” henüz oluşturulamamış olup çalışmalara yeniden devam edilmesine karar verilmiştir.
Aşağıda bu Proje’nin gerekçeleri, hedefleri ve yol haritası ile ilgili olarak hazırladığımız taslak metnini, sizin değerli katkılarınızı alabilmek için görüşlerinize sunmaktayız.
DEMOKRASİNİN TÜRKİYE’DE GELİŞİMİNE ÖZET BİR BAKIŞ
Türk Milleti bin yıllık Anadolu tarihimizde, çeşitli din ve ırktan insanları bir arada, barış içinde adaletle yöneten büyük bir devletin ve medeniyetin kurucusu ve yaşatıcısı olmuştur.
18. yüzyıl sonlarında başlayan geriye gidişi durdurabilmek için bir asır süren modernleşme çalışmalarının sonucunda Türk Milleti, yedi düvele karşı verdiği Çanakkale ve İstiklal Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmayı başarmıştır. Atatürk Cumhuriyet’i kurarak milli iradenin hâkimiyeti ile modernleşme sürecini hızlandırmıştır.
Türkiye, 2. Dünya Savaşı sonrasında İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde kendi iradesi ile 1946 yılında çok partili demokratik düzene geçme başarısını göstermiştir.
Yakında 29 Ekim 2023 de bir asrı tamamlayacak olan Türkiye, bugüne kadar ekonomik ve sosyal alanlarda birçok önemli başarıları gerçekleştirmiş olmasına rağmen maalesef demokrasisini, Soğuk Savaş döneminin olumsuzlukları nedeniyle, arzulanan çoğulcu ve katılımcı çağdaş demokrasiler seviyesine taşıyamamıştır. Bunda 1960, 1980 askeri ihtilallerinin ve 12 Mart, 28 Şubat, 27 Nisan gibi askeri müdahalelerinin çok olumsuz etkileri olmuş; demokrasi yürüyüşümüz birkaç kez sıfırdan başlamak zorunda kalmıştır.
Cumhuriyet tarihimizde zaman zaman şiddetli bir biçimde yaşanan toplumsal huzursuzluklar bilhassa son birkaç on yılda etnik, dini, mezhepsel ve siyasi ayrışmalara hatta kutuplaşmalara dönüşmüştür.
Eğer demokrasimiz 1946’da çıktığı yolda hiç kesintisiz ilerleyebilmiş ve demokrasisini çağdaş demokrasilerin düzeyine çıkartabilmiş olsaydı; ne onlarca yıldır yaşadığımız etnik kaynaklı PKK terörü olaylarını yaşardık, ne de FETÖ ve benzeri dini kaynaklı çatışmalar ve yapılanmalar vuku bulurdu. Kimse ihtilal yapamaz ve hatta hayalinden bile geçiremezdi.
15 Temmuz hain darbe teşebbüsü bir kere daha açıkça göstermiştir ki; ülkemizin bir numaralı meselesi demokrasidir. Çünkü demokrasisi gelişmiş olan ülkelerde; nefsi ve hırsı aklının önüne geçmiş birtakım insanların, bırakın darbe teşebbüsünde bulunmayı, darbeyi akıllarından geçirmesi, hayal dahi etmesi mümkün değildir.
Son birkaç on yılda yaşanan ve yaşatılan ideoloji kaynaklı ayrışma ve kutuplaşmalar sonucunda halkımızın adalet kurumuna karşı güven bunalımı oluşmuştur. Adalete olan güven adeta sıfırlanma noktasına gelmiştir. İnsanlık tarihinde yaşanılan tecrübeler göstermiştir ki; mülkün temeli olan “adalet” zedelendiğinde tüm ekonomik ve sosyal hayat geriye gitmektedir.
Bugün siyasi partilerin birbirlerine karşı kullandıkları kin ve nefret dili, -milletimizin gerçekte hiç hak etmediğini düşündüğümüz ve hatta söylem sahiplerinin dahi öfkeleri geçince “bu kadar sertliğe ne gerek vardı?” dediğine inandığımız- toplumda kutuplaşmalara ve çok büyük moral bozukluklarına sebep olmaktadır. “Ülkemizin bekasının tehdit altında olduğu, korku imparatorluğunun kurulduğu, adalete güvenin kalmadığı, bütün dünya ile kavgalı olduğumuz, ekonominin çökmek üzere olduğu, demokrasinin ve hukukun askıya alındığı, ülkenin hızla tek adam rejimi ile diktatörlüğe doğru gittiği, şu şehir ya da şehirlerin belediye başkanlığını kazanan ittifak tarafına göre rejimin değişip değişmeyeceği” ve benzeri abartılı siyasi söylemler halkımızı germekte, büyük bir ümitsizliğe ve moral çöküntüsüne sürüklemektedir.
Dün olduğu gibi bugün de Türk Milletinin elbette önemli sorunları vardır; ama Türkiye’mizin en önemli “kök” sorunu “evrensel normlarda bir demokrasiye sahip olamayışıdır.” Demokrasisi güçlenmemiş bir Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda gelişmiş bir ülke olamayacaktır. Türkiye ikinci Yüzyılında bunu başarmak zorundadır. Cumhuriyetimizin ikinci Yüzyılının Türkiye Yüzyılı olabilmesi ancak Cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlandırılması sayesinde mümkün olacaktır.
DÜNYADA DEMOKRASİ
Birleşmiş Milletlerin, AB’nin ve uluslararası kuruluşların yaptıkları birçok araştırmalarda Türkiye’nin; ekonomik gelişmişlik, insani gelişmişlik, refah düzeyi, insan hakları, özgürlükler, demokrasi ve insanca yaşama konularında demokrasisi gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kaldığı açıkça görülmektedir. Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar göstermiştir ki; ülkemizdeki bütün menfi göstergelerin en önemli sebebi demokrasi eksikliğidir. Ülkemiz maalesef çağdaş standartlarda bir demokrasiye kavuşamamıştır.
The Economist Intelligence Unit, 2021 Demokrasi Endeksi’ni 2022 yılının şubat ayında açıkladı. 2006 yılından beri her yıl yayınlanan bu endeks bütün dünyada ülkelerin demokrasinin durumunu yansıtıyor. Ek-1 (2021 YILI DEMOKRASİ ENDEKSİ) Rapor, geçen yıl demokraside ciddi gerileme yaşandığını ortaya koyuyor. Demokrasi Endeksi 2021’de; 167 ülkede demokrasinin durumu incelenmiş. Demokrasiyi şekillendiren unsurlar aşağıdaki kategorilere göre puanlandırılmıştır.
1- Seçim süreci ve çoğulculuk 2- Sivil özgürlükler 3- Devlet fonksiyonları 4- Politik katılım 5- Politik kültür
Bu araştırmaya göre ülkelerin yönetim biçimleri dört başlıkla sınıflandırılmış:
1- Tam demokrasi (Full Democracy) 2- Kusurlu-arızalı demokrasi (Flawed Democracy) 3- Melez rejimler (Hybrid Regime) 4- Otoriter yönetimler (Authoritarian regime)
1-Tam demokrasiler; sivil özgürlüklere ve temel siyasi özgürlüklere sadece saygı duymakla kalmayıp, aynı zamanda demokratik ilkelerin gelişmesine elverişli bir siyasi kültür tarafından da destek verilen yönetim anlayışıdır. Bu anlayışla yönetilen ulusların geçerli bir hükümet kontrolleri ve dengeleri sistemi, kararları uygulanan bağımsız bir yargı sistemi, yeterli şekilde işlev gören hükûmetleri, çeşitli ve bağımsız medyaları vardır. Bu anlayışla yönetilen ulusların demokratik işleyişte sadece sınırlı sorunları vardır.
2-Kusurlu demokrasiler; seçimlerin adil ve özgür olduğu ve temel sivil özgürlüklerin onurlandırıldığı ancak sorunların da olabileceği ülkelerdir (örneğin, medya özgürlüğü ihlali ve siyasi muhalefet ve eleştirmenlerin hafifçe bastırılması). Bu anlayışla yönetilen rejimlerin halkı, az gelişmiş siyasi kültür, siyasete düşük katılım düzeyleri ve yönetişimin işleyişindeki konular da dâhil olmak üzere diğer demokratik boyutlarda önemli eksiklere ve hatalara sahiptir.
3-Karma rejimler; düzenli seçim sahtekârlıkları olan, adil ve özgür demokrasi olmalarını engelleyen yönetimlerdir. Bu yönetimler genellikle siyasi muhalefet, bağımsız olmayan yargılar, yaygın yolsuzluk, medyaya uygulanan taciz ve baskı, güçsüz hukukun üstünlüğü ve az gelişmiş siyasi kültür alanlarındaki kusurlu demokrasilere göre daha belirgin hatalar uygulayan yöneticilere sahiptir.
4-Otoriter rejimler; siyasi çoğulculuğun ortadan kaybolduğu veya son derece sınırlı olduğu rejimlerdir. Bu rejimler genellikle mutlak monarşiler veya diktatörlüklerdir, bazı geleneksel demokrasi kurumlarına sahip olabilirler, ancak uygulamada sivil özgürlüklerin ihlali ve kötüye kullanımı yaygındır, seçimler (gerçekleşirse) adil ve özgür değildir, medya genellikle iktidar rejimi ile ilişkili gruplar tarafından devlete aittir veya kontrol edilir, yargı bağımsız değildir ve her yerde mevcut sansür ve hükümet eleştirisinin bastırılması söz konusudur.
Dünyada 2021 yılı sınıflandırmaları
Rejim türü
Puanlar
Ülkeler
Ülkeler (%)
Dünya nüfusu (%)
Tam demokrasi
8.01–10
21
2,6
6,4
Kusurlu demokrasi
6.01–8
53
31,7
39,3
Karma rejim
4.01–6
34
20,4
17,2
Otoriter rejim
0.00–4
59
35.3
37.1
Bu rapora göre Türkiye 4,35 puanla karma rejimde ve 167 ülke arasında 103. sırada. 2006 yılında 5,70 puanı olan Türkiye 2021 yılında 4,35 puana düşmüş görünüyor.
Kategorilere göre Türkiye’nin puanları:
Seçim Süreci ve Çoğulculuk
3,50
Devlet Fonksiyonları
5,00
Siyasal Katılım
5,56
Siyasal Kültür
5,63
Sivil Özgürlükler
2,06
Genel Ortalama Puanı
4,35
Türkiye maalesef seçim süreci ve çoğulculuk (3,50) ile sivil özgürlükler (2,06) kategorilerinde 4,00 puanın altına düşerek otoriter rejim sınıfına gerilemiştir.
Norveç 9,75 puanla 1. sırada, bir Asya ve uzak doğu ülkesi olan Yeni Zelanda 9,37 puanla 2. sırada, Finlandiya 9,27 puanla 3. sırada, İsveç 9,26 puanla 4. sırada yer almıştır. Son sıralarda; Kuzey Kore 1,08 puanla 165. sırada, Afganistan ise 0,32 puanla 167. yani son sırada yer almıştır.
Yeni Zelanda, Tayvan, Avusturalya, Güney Kore ve Japonya gibi Asya ve uzak doğu ülkeleri “tam demokrasi” sınıfında yer alırken, ABD, Fransa, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi ülkeler kusurlu demokrasi sınıfına gerilemişlerdir.
2016'da Amerika Birleşik Devletleri tam demokrasiden kusurlu demokrasiye indirilmiştir; birkaç yıl boyunca azalan puanı, 2015'te 8,05'ten 2016'da 7,98'e düşmüştür. En azından 1960'ların sonlarına uzanan sayısız faktörle Amerikalıların devlet kurumlarına olan güvenini aşındırmıştır.
2017 Demokrasi endeksi, 2010–11 yıllarından bu yana küresel demokrasi için en kötü yılı kaydetti ve Asya genel olarak en kötü performans gösteren bölge oldu. Venezuela karma rejimden otoriter rejime indirildi.
Moldova, sorunlu seçimlerin bir sonucu olarak kusurlu demokrasiden karma rejime indirildi. Buna karşılık, Ermenistan iktidarın gücünü parlamentoya kaydıran anayasal değişikliklerin bir sonucu olarak otoriter rejimden karma rejime yeniden yükseltildi.
2017 yılında Türkiye'de yapılan anayasal değişiklikle Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçildi. Parlamentonun (TBMM'nin) gücü azaltıldı, başbakanlık sistemi kalktı, bakanlar ve başbakanlığa bağlı kurumlar doğrudan cumhurbaşkanına bağlanarak yasama ve yürütme güçleri tek bir kişide toplandı. Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi verildi. Sonuç olarak bu olaylar ülkenin demokrasi indeks puanını doğrudan düşürdü.
Demokrasi endeksi konusunda başka bir araştırmaya göre:
İsveç merkezli V-Dem Enstitüsü, her yıl düzenli olarak hazırladığı Liberal Demokrasi Endeksi 2022 raporunu yayımladı. V-Dem’in raporuna göre, 2021’de ortalama demokratik haklar 1989 yılı seviyelerine indi. Son 30 yıllık demokratik ilerlemeler yerini otoriterliğe bıraktı. Bu enstitünün raporunda; “dünyanın en demokratik ülkeleri hangileridir? Türkiye, demokratik bir ülke midir?” ve “Türkiye hakkında neler yazılmıştır?” sorularına cevap olarak aşağıdaki açıklamalar bulunmuştur.
Dünya nüfusunun yüzde 70’i, yani 5,4 milyar insan diktatörlükle yönetilen ülkelerde yaşıyor. V-Dem’in verilerine göre, demokrasi ile yönetilen ülke sayısı 42 ile 2012 yılında zirve yaparken, şu an 25 yılın en düşük seviyesine geriledi. Dünyada sadece 34 ülke demokrasi ile yönetiliyor. Demokratik gerileme özellikle Asya-Pasifik, Doğu Avrupa, Orta Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinde belirgin olarak gözlendi.
V-Dem’in 2022 raporuna göre, dünyada demokrasinin en kötü olduğu ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Türkiye, 179 ülkenin yer aldığı listenin 147. basamağında bulunuyor. Türkiye’nin demokrasi puanı 0-1 arasında 0,11 olarak açıklandı. Türkiye, Avrupa Kıta’sında demokrasinin en kötü olduğu 3 ülke arasında Belarus ve Rusya’dan sonra geliyor.
V-Dem’in raporunda Türkiye hakkında önemli bilgiler paylaşıldı. Türkiye’yi 2021 yılında otokratikleşen ülkeler arasında zirvede gösteren V-Dem, Benin, Macaristan ve Türkiye’deki otokrasileşmenin hızla devam ettiği ve ülkelerdeki muhalif figürlerin tutuklanarak susturulduğunu yazdı.
Dünyanın en demokratik ülkeleri sıralamasına İskandinav ülkeleri damga vurdu. İsveç listenin en tepesinde yer aldı. V-Dem’in İsveç’e verdiği demokrasi puanı ise 0,88 oldu. Bu alanda İsveç’in ardından aynı puana sahip Danimarka geldi. Demokrasi sıralamasının üçüncü basamağında 0,86 puan ile Norveç yer aldı. Dünyanın en demokratik 10 ülkesinin 8’i Avrupa’dan. Güney Amerika ülkesi Kosta Rika 4. sırada yer alırken, Yeni Zelanda 0,84 puan ile 5’nci sırada kendisine yer buldu.
Avrupa Birliği’nin (AB) dev ülkesi Almanya, İrlanda ile aynı puanı paylaşarak 9. ve 10. sıraları elde etmişlerdir.
Dünya gündemini sürekli etkisi altına alan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş her geçen gün büyüyor. Demokrasi alanında Rusya’yı 3’e katlayan Ukrayna, demokratik bir ülke olarak gösterilmese bile 0,32 puan ile listenin 99. sırasında yer alıyor. Uzun yıllardır demokrasisi en zayıf ülkeler arasında gösterilen Rusya ise 0,1 puan ile 151. sırada yer almıştır.
V-Dem’in raporuna göre, dünyada demokrasisi en kötü olan ülke Eritre olmuştur. Afrika kıtasında yer alan ülkenin demokrasi puanı 0,01 olarak açıklandı. Bu alanda Eritre’nin ardından aynı puandaki Kuzey Kore geliyor. Taliban’ın yönetimine geçen Afganistan 0,02 puan ile 177. sırada yer almaktadır.
Aleksandr Lukaşenko yönetimindeki Belarus’un demokrasi karnesi ise zayıflamaya devam etmiştir. V-Dem’in 2021 raporunda 163. sırada yer alan Belarus, bir senede 12 sıra birden kaybetmiş ve 175. sıraya gerilemiştir.
Demokrasi Puanlarına göre ülkelerin sıralamaları, en sondan başa doğru:
Eritre(179); Kuzey Kore(178); Afganistan (177); Yemen (176); Bearus (175); Çin (172); Rusya (151); Türkiye(147); Kamerun (140); Moritanya (130); Uganda (120); Somali (109); Ukrayna (99); Guyana (90); Polonya (80); Ekvador (70); Lesotho (60); Peru (40); Letonya (30); İtalya (20); İngiltere (19); İspanya (18); G. Kore (17); Fransa (16); Lüksemburg (15); Avustralya (14); Hollanda (13); Portekiz (12); Belçika (11); İrlanda (10); Almanya (9); Finlandiya (8); İsviçre (7); Estonya (6); Yeni Zelanda (5); Kosta Rika (4); Norveç (3); Danimarka (2) ve İsveç (1)
DEMOKRASİNİN GELİŞİMİ VE OLMAZSA OLMAZLARI
1920’lerde, hatta 20. Yüzyılın ilk yarısında dünyaya özellikle de batıya ideolojiler hâkim olmuştu. 1789 Fransız İhtilal sonrası dinlere ve özellikle kiliseye karşı büyük bir tepki oluşmuş; materyalizm, faşizm, nazizm, kapitalizm, liberalizm, sosyalizm, kominizim, hümanizm, vb. ideolojiler birçok ülkenin ve aydınlarının adeta dini haline gelmişti.
İşte Atatürk’ün yaşadığı bu dönemde demokrasi büyük bir yara almıştı. Fakat buna rağmen Atatürk, en başta Serbest Fırka olmak üzere yeni partiler kurdurarak çok partili tam demokrasiye geçmek istiyordu. Hem Türkiye’nin şartları hem de dünya şartları buna müsait değildi. İnsanlığın başına bela olan ideolojiler; 1. Dünya ve 2. Dünya savaşları ile çok büyük felaketlere sebep oldu. İşte bu felaketlerin sonunda Birleşmiş Milletler çatısı altında bir araya gelen ülkeler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini imzaladı ve demokrasiye hızlı bir dönüş yaşandı. Demokrasinin ilk olmazsa olmaz ilkesi olan “Temel Hak ve Özgürlüklerin yasal veya anayasal teminat altına alınması” sağlandı. Böylece demokrasinin gelişip güçlenmesi için çok önemli adımlar atıldı.
Demokrasi, kutsallaştırılacak statik bir kavram ve bir ideoloji değildir elbette. Dinamik, sürekli gelişen ve geliştirilen bir olgu. Bütün medeniyetlerin ortak malı ve insanlığın bulduğu en iyi yönetim sistemidir. Şimdiye kadar daha iyisi bulunamamıştır. Her türlü insani gelişmişlik göstergelerine baktığımızda; demokrasi puanı yüksek olan ülkeler, daha gelişmiş, daha huzurlu ülkelerdir. Milli gelirleri yüksek, hukuk daha iyi işliyor, insanlar güven içinde, özgürlükler daha dokunulmaz, insanca yaşama daha eşit ve yaygındır.
Ek-2 (ÜLKELERİN REFAH ENDEKSİ) Ek-3 (ÜLKELERİN MUTLULUK ENDEKSİ) Ek-4 (ÜLKELERİN İNSANİ GELİŞMİŞLİK ENDEKSİ) Ek-5 (ÜLKELERİN FERT BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİRLERİ) Ek-6 (ÜLKELERE GÖRE YAŞAM KALİTESİ)
Türkiye ise ideolojilerin etkisinden kurtulamamış, hatta İslam’ı, milliyetçiliği ve Atatürk’ü bile bir ideoloji haline getirmişti. Dolayısıyla genç Cumhuriyetin aydınları ve siyasileri bir türlü demokrasiyi anlayamamışlardı. Bu sebeple ülkemizde demokrasi gelişemedi, yarım yamalak bir demokrasi ile gelişmiş ve huzurlu bir ülke olmamız da zaten mümkün değildi.
Demokrasi, sadece ülkemizde değil bütün Türk ve İslam dünyasında tam anlaşılamamış, hatta yanlış ve eksik anlaşılmalar sebebiyle gerçek değerini ve yerini bulamamıştır. Demokrasi statik bir kavram olmayıp, sürekli kendini yenileyen ve gelişen dinamik bir kavramdır. Milattan önce Eski Yunan’da başlayan demokrasi, bütün insanlığın çok değerli katkılarıyla gelişmiş ve şu ana kadar insanlığın bulduğu en iyi rejim olmuştur.
Demokrasi batının veya doğunun değil bütün insanlığın ortak malıdır. Nasıl ki matematik, fizik, felsefe, sosyoloji, astronomi, elektrik-elektronik ilk bulundukları noktada değilse, yani gelişerek bugünlere gelmiş ise demokrasi de insan merkezli bir rejim olduğu için sürekli gelişerek bugünkü evrensel normlara gelmiştir. Hala da gelişmesine devam etmektedir. Adının başında demokratik bulunan fakat demokrasi ile ilgisi olmayan Doğu Almanya (Demokratik Alman Cumhuriyeti) Batı Almanya ile birleşerek demokrasiyi seçti. Finlandiya 2000 yılında anayasasını değiştirerek Cumhurbaşkanının birçok yetkilerini parlamentoya devretmiştir. Yine Fransa 2008 yılında kuvvetler ayrılığı iyi işlemiyor diye anayasasını değiştirerek hâkimler ve savcılar kurulundan cumhurbaşkanını ve adalet bakanını çıkarmıştır.
Bugünkü evrensel normlarda olmazsa olmaz bir demokraside; 1- Temel hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altına alınması, 2- Hukukun üstünlüğü, 3- Kuvvetler ayrılığı, 4- Özgür, adil ve eşit şartlarda seçimlerin yapılması, temel esaslar olarak kabul edilmiştir. Bunlara ilaveten; şeffaflık, (açıklık) hesap verilebilirlik, özgür medya, güçlü ve etkili STK’lar, yerinden yönetim ve benzeri kural ve esaslar da tam demokrasinin unsurları ve göstergeleri haline gelmiştir. Bütün bu unsurların ve esasların, bir denge ve denetleme içinde yürütülmesi de yine tam demokrasinin olmazsa olmazları arasındadır.
Ülkeler arasındaki bütün savaş ve kavgaların daha çok din ve ırk çatışmalarından kaynaklandığı bilinmektedir. Hâlbuki bu durum göründüğü gibi değildir. Arka planda siyasi iktidarların, iktidarlarını koruma veya daha da güçlendirme ihtirasları yatmaktadır. Ülkelerdeki siyasi iktidarların el değiştirmesi hep kavgalı ve kanlı olmuştur. İlk dört halifeden ikisinin şehit edilmesi, Kerbela felaketi, hep iktidarı ele geçirme ihtiraslarının bir sonucudur. Hatta Müslüman olmayan diğer ülkelerdeki iktidar değişiklikleri daha da kanlı olmuştur. Sadece tam demokrasi ile yönetilen ülkelerde iktidar değişikliği, belli hukuk kuralları içerisinde kavgasız ve kansız olarak gerçekleşebilmektedir.
DEMOKRASİ TÜRKİYEDE NİÇİN GELİŞMEDİ?
Ülkemizde toplum demokrasi konusunda oldukça önyargılı, yanlış ve eksik bilgilere sahiptir. Diğer taraftan ülkemizde demokrasinin ve her türlü müspet gelişmenin önündeki en büyük engeller; yanlış din-İslam anlayışı, hamasi milliyetçilik ve ideolojik körlükler ile insani değerlerden uzaklaşmış siyasi zihniyetlerdir. Bu engellerin her biri ile çok şuurlu ve dikkatli bir mücadele yapılmalıdır.
Türkiye, bütün zorluklara ve engellemelere rağmen birçok vesayetleri kaldırarak demokrasi yolunda ilerliyordu. 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsü demokrasimizin gelişmesine çok büyük bir zarar verdi. OHAL uygulamaları ve darbe girişiminin meydana getirdiği olumsuz durumlar demokrasi puanımızı düşürdü. 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra yürürlüğe giren yeni Başkanlık Sistemi de demokrasimizin gelişmesine katkı sağlayamadığı gibi bazı konularda daha da geriye gidildi. Yeni sistemin demokrasi yolunda attığı en önemli adım; Genel Kurmay Başkanlığının Millî Savunma Bakanlığı’na bağlanmış olmasıdır. Türkiye, 95 yıllık Parlamenter Sistemde bu önemli adımı atamamıştı. Temennimiz yeni karar ve projelerle demokrasimizin gelişip güçlenmesidir. Temel Hak ve Özgürlüklerin anayasal teminat altına alındığı, kuvvetler ayrılığının kusursuz işlediği ve hukukun üstünlüğünün sağlam bir zemine oturtulduğu evrensel normlarda bir demokrasi ülkemizin vazgeçilmezi olmalıdır.
Öncelikle, toplumda güvenirliğini en fazla kaybetmiş olan hukuk, yargı ve adalet konusundan başlanılmalı, acilen bir hukuk ve yargı reformu yapılmalıdır. Bir daha hiç darbe veya darbe teşebbüslerinin olamayacağı, huzurlu ve gelişmiş bir ülke olmak için demokrasi puanımızı yükselterek tam demokrasiye kavuşmaya çalışılmalıdır. Demokrasi yolundan sapan ülkelerin sonu hep felaket olmuştur. Başta halkımız olmak üzere, yöneticilerin ve herkesin sığınacağı ve huzur bulacağı en güvenli, en emin liman demokrasi limanıdır.
Bu Aziz Millet, çok zor şartlara rağmen, Amasya Tamimindeki; “Milletin istiklalini, yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır” misyonu ile başlattığı Millî Mücadele sonunda, İstiklal Savaşını kazanmış ve Cumhuriyeti kurmuştur. Aynı veya benzer azim ve kararlılığı göstererek Cumhuriyetimizi tam demokrasi ile taçlandırmanın zamanı gelmiştir. Bu konuda öncelik siyasilerimizin olmak üzere toplumun bütün kesimlerine çok büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.
Çağdaş standartlarda tam bir demokrasiye sahip olacak bir Türkiye’nin çözemeyeceği hiçbir siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal sorunu kalmayacaktır. Bugün yaşadığımız başta kutuplaşma, sosyal çatışmalar, ekonomik kökenli sorunlar olmak üzere tüm sorunlarımızın kesin çözümü ülkemizin “tam demokrasiye” ulaşmasıyla mümkündür.
Tam demokrasiye ulaşmış bir Türkiye, tarihinden getirdiği yüksek insani değerler birikimi ile çağdaş demokrasiye ve bütün insanlığa çok önemli değerler kazandıracaktır.
Ecdadımızın büyük fedakârlıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş, fakat cumhuriyetimiz henüz tam demokrasi ile taçlandırılamamıştır. Bugün bu görev ve sorumluluk hepimize düşmektedir.
Bugün bizler artık çok net olarak anladık ki, tam demokrasiye geçmeden ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması, darbelerin ve darbe teşebbüslerinin önlenmesi ve toplumsal barışın sağlanması mümkün değildir.
DEMOKRASİNİN KURUM VE KURALLARI
Demokrasi, kurumlar ve kurallar rejimidir. Bu kurum ve kuralları tesis etmeden tam demokrasiye geçmek mümkün değildir. Sistemin başkanlık veya parlamenter sistem olmasından ziyade içinin demokrasi ile doldurulması önemlidir.
Evrensel normlardaki “TAM DEMOKRASİ” nin olmazsa olmaz kurum ve kurallarını özetle hatırlayalım;
NİÇİN TAM DEMOKRASİ PLATFORMU?
Tam demokrasiye geçmeden ülkemizin hiçbir sorununa köklü çözümler getirmek mümkün değildir. Tam demokrasiye geçiş muhakkak halkımızın istek, arzu, heyecan ve yüksek talebiyle mümkün olacaktır. Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez.
Özetle yukarda belirtmeye çalıştığımız esaslar çerçevesinde, Tam Demokrasinin ülkemizde de hayata geçirilmesi amacıyla tüm vatandaşlarımızda Tam Demokrasi konusunda farkındalık yaratmak ve talep oluşturmak için bütün vatandaşlarımızı TAM DEMOKRASİ PLATFORMU’nu oluşturmaya ve destek vermeye davet ediyoruz.
Bugün Batı dünyasında yaşanan demokrasi seviyesine, Batı insanı asırlarca çok ağır bedeller ödeyerek gelmiştir. Bizim dünyamızda ise çoğunlukla bazı yönetici elitlerin mücadeleleri ile demokrasi yolunda adımlar atılabilmiştir.
Türkiye varlık içinde yokluk yaşayan bir ülkedir. Demokrasisi gelişmediği için potansiyelini ve kaynaklarını verimli kullanamamaktadır. Tüm sorunlarımızı kökten çözüme kavuşturacak ve Türk Milleti’nin refahını ve mutluluğunu artıracak, insanca yaşamamızı sağlayacak tam demokrasi ancak tüm milletimizin sahip çıkması ile gerçekleşecektir.
Tam demokrasiye geçiş ancak ve ancak Milletimizin azmi, kararlılığı ve yüksek iradesi ile mümkün olacaktır. Milletimiz kendi geleceğine sahip çıkmalıdır. Hariçten birileri gelip de bizim için tam demokrasi mücadelesi vermeyecektir.
Devletimiz ve Milletimiz demokrasi yolculuğunda birçok kere darbelere ve muhtıralara muhatap olmuş ve ağır bedeller ödemiştir. Yeni bedeller ödemek istemiyor ve çağımızın getirdiği bütün nimetlerden yararlanarak artık insanca ve huzur içinde yaşamak istiyorsak TAM DEMOKRASİ isteğimizi dile getiren TAM DEMOKRASİ PLATFORMU’na sahip çıkalım, destek olalım, güç verelim ve katılalım.
Bütün bu çalışmaların itici gücü millet, devlet, bayrak, vatan ve insan sevgimiz ve sevdamızdır. Kesin olarak bilinmelidir ki ne mevcut iktidara karşı olmak ne de muhalefete destek vermek gibi taraflı ve gizli bir ajandamız yoktur. Güç sahiplerinin de güç elde etmek isteyenlerin de amacı, yukarıdaki değerlere sahip çıkmak ve eşrefi mahlûkat olan insanımıza gerçekten ayrımsız ve layık olduğu seviyede bir hayat yaşatmaksa biz de aynı amaca koşmak, doğru vasıtalarla katkı sağlamak niyet ve samimiyetiyle buradayız. Yapılan iyi hizmetlerin yanında olduk ve olacağız. Ancak iyi niyetle ya da görünürde iyi niyetle yapılan yanlışları görme, ilgililere iletme, uyarma ve gerekirse düzeltme taleplerimizi de dedeleri, babaları ve evlatları bu vatan için şehit ya da gazi olanların varisleri olarak bir sorumluluk bilinciyle paylaşmak zorundayız.
Dünyada ekonomik ve siyasi güç olan ülkeler bu güce ulaşmak için %50’nin üzerinde yabancı ülkelerden beyin göçü desteği alırken; bizim kendi yetişmiş beyinlerimizi bile şu ya da bu sebeple tam kapasite kullanamadığımız ve devletin rehberliğinde ülkenin hizmetinde değerlendiremediğimiz ortadadır. İnancımız odur ki; yöneticilerimiz, belki bazı çıkar gruplarının canı yanacak olsa da tam demokrasiyi ülkemizde uyguladıklarında sonuçta tüm milletin yüzünü güldürecek ve devletimizi daha güçlü kılacaktır.
Milletimizin her ferdi, demokrasilerin medeni ve faziletli tarafları ortaya konularak, milleti ve ülkesi için ter dökme, emek harcama yarışına sokulmalıdır. En tepedeki en güçlü iradenin bu niyeti, devlette her görev alan insana bir zincir gibi ve aynı sağlamlıkta sirayet etmelidir. Aralardaki zayıf halkalar zincirin gücünü düşürecektir. Topyekûn sevgi ve çalışma yarışı ve ülke için fedakârlık ve özveri koşusu başlatılmalıdır. Aynı gemide yolculuk yapanların kader birliği ve dayanışmasını sağlamak gemi kaptanlarının, devleti yönetmeye talip siyasi partilerin, kanaat önderlerinin ve kendilerini aydın kabul eden fert fert hepimizin görevidir.
Türkiye artık vakit geçirmeden, büyük bir zihinsel değişim ve dönüşümle tam demokrasiye geçerek normalleşmelidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının Türkiye Yüzyılı olması ancak demokrasi ile taçlandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bunun için güçlü bir sivil irade oluşmalı ve güçlü bir şekilde Milletimizi “TAM DEMOKRASİ PLATFORMU” na davet etmelidir. Bu davet, her türlü önyargılardan, ideolojik körlüklerden ve komplo teorilerinden uzak; akıl, bilim, sabır, sevgi, saygı, hukuk ve hoşgörü içerisinde yapılmalıdır. Davetin çerçevesi ve zemini evrensel insani değerler olmalıdır. Hiçbir ayırım yapmadan; her türlü siyasi görüş, ideoloji ve inanç bu Platformda yer almalıdır. Hiç kimse ideolojisinden, partisinden, grubundan veya STK’sından vazgeçmeden veya vazgeçmeye zorlanmadan bu Platformda yer alabilmelidir. Demokrasi konusunda halkı bilinçlendirecek Türk aydınlarına görev ve sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Tam demokrasiye geçiş, ancak ve ancak vatansever aydınların öncülüğünde “MİLLETİN AZİM VE KARARI” ile gerçekleşebilecektir.
“TAM DEMOKRASİ PLATFORMU” Projesi aynı zamanda bir “BARIŞ, KARDEŞLİK VE BİRLİK” Projesidir.
Halkımıza, bütün ilgili ve yetkililere saygıyla duyururuz.
Önerdiğimiz Yol Haritası Ek:7 (Platformun oluşumu); Ek-8 (Katılım formu)
Yukarıda özetle ifade etmeye çalıştığımız Tam Demokrasi talebimiz; Sayın Cumhurbaşkanına, TBMM’ne, devletin bütün yetkililerine, üniversitelere, siyasi partilere, STK’lara, medyaya, kanaat önderlerine, mümkün olduğu kadar toplumun bütün kesimlerine iletilecek, katkıları ve katılımları istenecektir.
Bizim yukarda sunduğumuz taslağı sizlerin de değerli katkılarıyla zenginleştirmek ve ortak bir metin haline getirmek için Ankara’da veya yakınlarında bir otelde toplantı düzenlenecektir.
Bu toplantıda halka sunulacak ortak metin netleştirilecek ve takip edilecek yol haritası birlikte belirlenecektir.
Platform, demokratik bir metot ve katılımla kendi yönetim ve karar organlarını hatta adını belirleyecektir. Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği, Platformun sekretarya işlerini yürütecektir.
Her ilimizde bu platformun temsilcileri olacak ve illerimizde toplantılar ve etkinlikler yapılacaktır. En sonunda büyük bir katılımla “Demokrasi Çalıştayı” yapılması düşünülmektedir.
Amasya Tamiminde zikredilen, müstesna bir anlam ifade eden “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” yüce misyonu ve ruhu, TAM DEMOKRASİ PLATFORM çalışmalarına da ilham kaynağı olacak, güç ve enerji verecektir.
Aziz Milletimize saygıyla arz olunur.
Yönetim Kurulları Adına
Mehmet Bozdemir Prof. Dr. Abdulkadir GÜLLÜ Demokraside Birlik Vakfı Başkanı İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı
ÖNEMLİ NOT: Talep ettiğiniz takdirde şahsınız veya önerdiğiniz kişi veya STK lar ile PLATFORM çalışmalarına katılabilirsiniz. Ayrıca bu proje ile ilgili görüş, düşünce ve tekliflerinizi; bilgi@tamdemokrasiplatformu.org veya bilgi@demokrasidebirlik.org.tr elektronik adresine iletebilirsiniz. Platformla ilgili gelişmeleri www.demokrasidebirlik.org.tr ve/veya www.insanidegerler.org sitelerinden, “Youtube da Tam Demokrasi Platformu” nu takip edebilirsiniz. Saygılarımızla.
Ek-7
TAM DEMOKRASİ PLATFORMU’NUN OLUŞUMU
Demokraside Birlik Vakfı ve İnsani Değerler Derneği yönetim kurullarının üzerinde uzun zamandır çalıştığı TAM DEMOKRASİ PLATFORMU Projesinin genişletilmiş istişare toplantısı 14.12.2019 ve 25.12.2021 günü DE-VA Konferans Salonunda yapıldı.
Toplantıya birçok siyasetçi, akademisyen, işadamı, hukukçu ve STK yöneticileri katıldı. Bütün katılımcıların konuşmaları adeta birer demokrasi manifestosu gibiydi. Ülkemizin böyle bir platforma çok ihtiyacı olduğu fikri üzerinde tam mutabakat sağlandı. Saatler süren toplantılar sonucunda TAM DEMOKRASİ PLATFORMU HAZIRLIK RAPORU hazırlanmıştır. Pandemi kısıtlamaları sebebiyle ziyaretlere ve çalışmalara ara verilmiş, 14.01.2023 tarihinde yapılan Yönetim Kurullarında hazırlık raporunun güncellenmesine ve 2023 Mart ayında yapılacak bir TANITIM TOPLANTISI ile çalışmalara devam edilmesine karar verilmiştir.
YOL HARİTASI ÖZETİ
Bu süreç içerisinde yapılan çalışma ve faaliyetlerle ilgili her türlü bilgiye; www.demokrasidebirlik.org.tr veya www.insanidegerler.org. Web sitelerinden ulaşılacaktır.
Ayrıca Platform hakkındaki görüş ve tavsiyeler; bilgi@tamdemokrasiplatformu.org elektronik postaya iletilebilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 14.01.2023
DE-VA ve İDD YÖNETİM KURULLARI ADINA
Mehmet Bozdemir Prof. Dr. Abdulkadir GÜLLÜ
Demokraside Birlik Vakfı Başkanı İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 776626
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.