MEHMET BOZDEMİR
- 1952 yılında Pazarören-Kayseri’de doğdu. Lise öğrenimini Pazarören Mimarsinan Öğretmen Okulu’nda tamamladı, buradan İzmir Yüksek Öğretmen Okulu’na seçildi. - Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’ni bitirerek Makina Mühendisi oldu. - Gazi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği Master’ı yaptı ve Yüksek Mühendis ünvanı aldı. - 1971 yılında öğretmen olarak meslek hayatına başlayan Mehmet BOZDEMİR aşağıda belirtilen görevlerde bulundu. 1971-1979 Yurdumuzun değişik illerinde öğretmenlik. 1979-1982 Vakıflar Genel Md.’de Eğitim Dairesi Başkan Yrd. ve Ankara Bölge Md. Yrd. 1982-1984 Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Genel Sekreteri ve öğrt.görevlisi. 1984-1989 Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdür Yardımcısı 1989-1994 Başbakanlık Ekonomik ve Malî İşler Başkanı 1994-1996 Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) Kurucu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı 1996-1997 Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanı 1997-Eylül-Aralık Başbakanlık Müşaviri 1998 Ocak TEDAŞ Genel Müdürü (Danıştay Kararıyla) Bürokraside dürüst, düzenli ve verimli bir çalışma ortamının kalmadığını gören Mehmet BOZDEMİR 46 yaşında 2-Ocak- 1998 tarihinde kendi isteğiyle Genel Müdürlükten emekli oldu.
MEHMET BOZDEMİR AYRICA: - 1986 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde altı ay süre ile kamu yönetimi konusunda araştırma ve incelemelerde bulundu. - KİT’lerde verimliliğin artırılması, personel istihdamı, bürokrasinin yeniden düzenlenmesi, üst yöneticilerin yetiştirilmesi ile ekonomik ve malî konularda inceleme, araştırma ve çalışmalar yaptı. - TSE Genel Kurul üyeliği (1986-1991 Başbakanlık temsilcisi olarak), Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği (DİTAŞ) Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliği (1988-1991) görevlerinde bulundu.
- Emekli olduktan sonra, demokrasi standardımızın yükseltilmesi için, siyasetin ve devletin yeniden yapılandırılması konularında çeşitli inceleme ve araştırmalarda bulunmuştur.
SİVİL TOPLUM ÇALIŞMALARI:
- Uzun yıllar Ankara Aydınlar Ocağı Başkan Vekilliği görevini yürüttü. - 1993 yılında kurulan ve kurucu başkanı olduğu Demokraside Birlik Vakfı’nın 9 yıl Genel Başkanı olan Mehmet BOZDEMİR, birçok panel, açık oturum, radyo ve televizyon programları yaparak demokrasimizin gelişip güçlenmesine önemli katkılarda bulundu. Demokrasimizin gelişip güçlenmesi için önemli çalışmaları dolayısıyla Demokraside Birlik Vakfı Onursal Başkanı olarak ödüllendirildi. Daha sonra yeniden Demokraside Birlik Vakfı Başkanı oldu ve halen bu göreve devam ediyor.
-2009 Yılında İnsani Değerler Derneği kurucu Genel Başkanı oldu ve 2021 yılına kadar bu göreve devam etti. Daha sonra yeni İDD yönetimi tarafından İDD Onursal Başkanı olarak ödüllendirildi.
SİYASİ ÇALIŞMALARI:
-1991 Yılı Genel Seçimlerinde Doğru Yol Partisi Kayseri Milletvekili adayı oldu.
-2000-2002 yıllarında Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.
-2014 yılında kurulan ve 2017 yılında kapatılan Millet ve Adalet Partisi (MİLAD Partisi) Genel Başkanlığı görevini yürüttü. - Evli ve dört çocuk babası olan Mehmet BOZDEMİR İngilizce bilmektedir.
mbozdemir38@hotmail.com
DEMOKRASİDEN UZAKLAŞMANIN BEDELİ AĞIR OLUR İmamoğlu olayı, demokrasimizin ne kadar zayıf, gelişmemiş ve kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Ayrıca demokrasinin toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatımızı direkt etkilediği de bir kere daha net olarak görülmüştür. Halkın tepkisi büyük olmuştur; toplumda önemli gerginlikler yaşanmış, Borsa %7-8 değer kaybetmiş, piyasalarda güvensizlik oluşmuş, dövizde büyük dalgalanmalar olmuş ve sonuç itibariyle ülkemiz milyarlarca dolar kaybederek halkımız daha da fakirleşmiştir. Yapılan bütün araştırmalar Türkiye’nin her gün biraz daha demokrasiden uzaklaştığını göstermektedir. The Economist ülkelerin demokrasi seviyesini ölçen 2024 Yılı Demokrasi Endeksini 27 Şubat’ta yayınladı. Bu araştırmaya göre ülkelerin demokrasi seviyeleri 10 puan üzerinden değerlendiriliyor; 10-8 puan alan ülkeler Tam Demokrasi ile, 8-6 puan alanlar Kusurlu Demokrasi, 6-4 puan hibrid(melez-karma) rejim ve 4 puanın altında kalanlar Otoriter rejim olarak sınıflandırılıyor. Bu dört sınıftan ilk üçünde şöyle veya böyle demokrasi var kabul ediliyor, 4 puanın altında kalan ülkeler ise otoriter rejim veya diktatörlük olarak tanımlanıyor. Buna göre Türkiye, 167 ülke arasında 103. sırada ve hibrid(melez-karma) sınıfında görülüyor. 2023 de 4,33 olan puanı da gerileyerek 4.26 ya düşmüş. Yani Türkiye 0,26 puan daha kaybederse otoriter rejim sınıfına düşmüş olacak. Demokrasiden uzaklaşmak ülkemize çok büyük zararlar vereceği gibi en büyük bedeli de yöneticiler öder. Bu sebeple iktidarın bir an önce demokrasimizin gelişmesi için kararlar alması ve demokrasimizin gelişmesinin önündeki engelleri kaldırması gerekmektedir. Öncelikle partili cumhurbaşkanlığı ve tek adam rejimi görüntüsünden kurtulmak gerekir. Milletvekillerini parti başkanlarının veya partinin belirlemesi TBMM nin, yani milli iradenin üzerine gölge düşürmektedir. Demokrasilerde halkın egemenliği esastır, liderin veya partilerin egemen olduğu bir yerde demokrasiden bahsedilemez. Diğer önemli hususlar kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altına alınması ve yargı bağımsızlığıdır. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. Cumhurbaşkanının HSK yani Hakimler Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinin 6 sını doğrudan, diğer 7 sini de TBMM üzerinden dolaylı olarak seçmesi yargının bağımsızlığı üzerine gölge düşürmektedir. Aynı durum Anayasa Mahkemesi için de söz konusudur. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin tamamını Cumhurbaşkanı doğrudan veya dolaylı olarak seçmektedir. Bu durum yargıya olan güveni önemli ölçüde sarsmaktadır. İmamoğlu olayında halkın büyük tepkisinin en önemli sebebi yargının üzerindeki bu gölge ve dolayısıyla yargıya duyulan güvensizliktir. Aslında demokrasi talebi halktan gelmelidir. Siyasal iktidarlar ve küresel güçler demokrasiyi pek istemezler, çünkü demokrasilerde halk egemendir ve iktidarların güçleri sınırlı ve denetim altındadır. Küresel güçler de emperyalist arzularını ancak otoriter rejimlerde daha kolay gerçekleştirirler, halkın egemen olduğu demokratik ülkelerde bunu yapamazlar. Demokraside Birlik Vakfı, tam 32 yıldır demokrasimizin gelişmesine katkı sağlamak için çalışmakta ve bu konuda toplumda bir farkındalık yaratmak için çabalamaktadır. Son olarak birçok sivil toplum örgütünü, siyasi partileri ve değerli akademisyenleri, iş adamlarını, siyasetçileri bir araya getirerek Tam Demokrasi Platformu’nun oluşmasına önderlik yapmaktadır. Tam Demokrasi Platformu; toplumsal barışın ve demokrasimizin gelişmesine katkı sağlamayı, ülkemizin hiçbir sorununu çözemeyen siyaset kurumunu sorgulamayı ve güçlü bir sivil inisiyatif olmayı hedeflemiş olan ve bir yıldır faaliyet gösteren yepyeni bir sivil toplum hareketidir. Bir kere daha ülkemizin değerli STK larını, siyasi partileri ve değerli şahsiyetleri bu Platforma katılmaya, böylece demokrasimizin gelişmesine ve toplumsal barışın oluşmasına katkı sağlamaya davet ediyoruz. Ülkemizin gelişmesi ve normalleşmesi ancak demokratikleşmesi ile mümkün olacaktır. Şikâyet etmeyi bırakalım, çözüm ve çıkış yolları için çalışalım. Bu konuda çok önemli birikimleri ve değerli şahsiyetleri bir araya getirmiş olan Tam Demokrasi Platformu’na katılalım ve destek olalım. Saygılarımla… 24 Mart 2025 Mehmet BOZDEMİR Demokraside Birlik Vakfı ve Tam Demokrasi Platformu Başkanı
DEMOKRASİDEN UZAKLAŞMANIN BEDELİ AĞIR OLUR
İmamoğlu olayı, demokrasimizin ne kadar zayıf, gelişmemiş ve kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Ayrıca demokrasinin toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatımızı direkt etkilediği de bir kere daha net olarak görülmüştür.
Halkın tepkisi büyük olmuştur; toplumda önemli gerginlikler yaşanmış, Borsa %7-8 değer kaybetmiş, piyasalarda güvensizlik oluşmuş, dövizde büyük dalgalanmalar olmuş ve sonuç itibariyle ülkemiz milyarlarca dolar kaybederek halkımız daha da fakirleşmiştir.
Yapılan bütün araştırmalar Türkiye’nin her gün biraz daha demokrasiden uzaklaştığını göstermektedir. The Economist ülkelerin demokrasi seviyesini ölçen 2024 Yılı Demokrasi Endeksini 27 Şubat’ta yayınladı. Bu araştırmaya göre ülkelerin demokrasi seviyeleri 10 puan üzerinden değerlendiriliyor; 10-8 puan alan ülkeler Tam Demokrasi ile, 8-6 puan alanlar Kusurlu Demokrasi, 6-4 puan hibrid(melez-karma) rejim ve 4 puanın altında kalanlar Otoriter rejim olarak sınıflandırılıyor. Bu dört sınıftan ilk üçünde şöyle veya böyle demokrasi var kabul ediliyor, 4 puanın altında kalan ülkeler ise otoriter rejim veya diktatörlük olarak tanımlanıyor. Buna göre Türkiye, 167 ülke arasında 103. sırada ve hibrid(melez-karma) sınıfında görülüyor. 2023 de 4,33 olan puanı da gerileyerek 4.26 ya düşmüş. Yani Türkiye 0,26 puan daha kaybederse otoriter rejim sınıfına düşmüş olacak.
Demokrasiden uzaklaşmak ülkemize çok büyük zararlar vereceği gibi en büyük bedeli de yöneticiler öder. Bu sebeple iktidarın bir an önce demokrasimizin gelişmesi için kararlar alması ve demokrasimizin gelişmesinin önündeki engelleri kaldırması gerekmektedir.
Öncelikle partili cumhurbaşkanlığı ve tek adam rejimi görüntüsünden kurtulmak gerekir. Milletvekillerini parti başkanlarının veya partinin belirlemesi TBMM nin, yani milli iradenin üzerine gölge düşürmektedir. Demokrasilerde halkın egemenliği esastır, liderin veya partilerin egemen olduğu bir yerde demokrasiden bahsedilemez. Diğer önemli hususlar kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altına alınması ve yargı bağımsızlığıdır. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. Cumhurbaşkanının HSK yani Hakimler Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinin 6 sını doğrudan, diğer 7 sini de TBMM üzerinden dolaylı olarak seçmesi yargının bağımsızlığı üzerine gölge düşürmektedir. Aynı durum Anayasa Mahkemesi için de söz konusudur. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin tamamını Cumhurbaşkanı doğrudan veya dolaylı olarak seçmektedir. Bu durum yargıya olan güveni önemli ölçüde sarsmaktadır. İmamoğlu olayında halkın büyük tepkisinin en önemli sebebi yargının üzerindeki bu gölge ve dolayısıyla yargıya duyulan güvensizliktir.
Aslında demokrasi talebi halktan gelmelidir. Siyasal iktidarlar ve küresel güçler demokrasiyi pek istemezler, çünkü demokrasilerde halk egemendir ve iktidarların güçleri sınırlı ve denetim altındadır. Küresel güçler de emperyalist arzularını ancak otoriter rejimlerde daha kolay gerçekleştirirler, halkın egemen olduğu demokratik ülkelerde bunu yapamazlar.
Demokraside Birlik Vakfı, tam 32 yıldır demokrasimizin gelişmesine katkı sağlamak için çalışmakta ve bu konuda toplumda bir farkındalık yaratmak için çabalamaktadır. Son olarak birçok sivil toplum örgütünü, siyasi partileri ve değerli akademisyenleri, iş adamlarını, siyasetçileri bir araya getirerek Tam Demokrasi Platformu’nun oluşmasına önderlik yapmaktadır.
Tam Demokrasi Platformu; toplumsal barışın ve demokrasimizin gelişmesine katkı sağlamayı, ülkemizin hiçbir sorununu çözemeyen siyaset kurumunu sorgulamayı ve güçlü bir sivil inisiyatif olmayı hedeflemiş olan ve bir yıldır faaliyet gösteren yepyeni bir sivil toplum hareketidir. Bir kere daha ülkemizin değerli STK larını, siyasi partileri ve değerli şahsiyetleri bu Platforma katılmaya, böylece demokrasimizin gelişmesine ve toplumsal barışın oluşmasına katkı sağlamaya davet ediyoruz.
Ülkemizin gelişmesi ve normalleşmesi ancak demokratikleşmesi ile mümkün olacaktır. Şikâyet etmeyi bırakalım, çözüm ve çıkış yolları için çalışalım. Bu konuda çok önemli birikimleri ve değerli şahsiyetleri bir araya getirmiş olan Tam Demokrasi Platformu’na katılalım ve destek olalım. Saygılarımla…
24 Mart 2025
Mehmet BOZDEMİR
Demokraside Birlik Vakfı ve
Tam Demokrasi Platformu Başkanı
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 983027
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.