En Son Haberler



Durdu GÜNEŞ

bilgi@insanidegerler.org
  Özgeçmişi
  Tüm Yazıları

ERİK DALI GEVREKTİR, YAZIN DÜĞÜN DERNEKTİR

Aile toplumun temelidir. Aile evlenmekle başlar. Evlilik birbirlerini seven, birbirleri ile bir ömür bir arada yaşamayı göze alan iki insanın birlikteliklerinin toplum gözünde meşrulaşması ve resmileşmesidir. Türk toplumunda evlilik hem töresel hem dini bir vecibedir.

Evlenmek düğün merasimi ile başlar. Düğün, evlenme nedeniyle yapılan tören, eğlencedir. Ülkemizde yaz mevsimi, peşinden güz mevsimi düğün, dernek mevsimidir.

Düğünler insanın akrabası ve komşularıyla olur. Halk arasında “Ağaç yapraklarıyla gürler” denir. Yani bu tür sosyal etkinliklerde kişinin çevresinde ne kadar çok kişi bulunursa o kadar iyi anlamına gelir. Yine halkımız, “Harman yel ile düğün el ile olur” diyerek, düğün eğlencesinin eş dost ile katkısıyla olacağı vurgulamıştır.

Geleneksel ilişkilerin hüküm sürdüğü küçük yerlerde düğüne kimlerin davet edileceği, davetin nasıl yapılacağı hususunda bir sıkıntı yoktur. İnsan ilişkilerinin daha karmaşık hale geldiği büyük şehirlerde kimlerin ve nasıl davet edileceği konusunda belirsizlikler ve nezaketsizlikler yaşanmaktadır
 
Protokol ve davranış kuralları konusunda kitaplar yazan, konuşmalar yapan bu konuda yetkin Prof. Dr. Nihat Aytürk, düğüne davet, davetiye ve icabet konularında şu hususlara dikkat çekmektedir.

“Düğün davetiyesi kişiye özeldir, davet edilmek de düğüne gitmek de şereftir. Ancak düğüne davet telefonla edilmez, sosyal medyada hiç edilmez; davetiye götürülür veya gönderilir. 

Sosyal medyada yapılan davete cevap vermek, mesaj çekmek bile doğru değildir, o duyurudur. Ancak, adınıza hitaben size yazılmış ve davetiye eklenmiş ise mesajla tebrik etmek, mutluluk dilemek gerekir. 

Matbu Davetiye alınınca ya icabet edilir ya da mazeret telgrafı çekilir, mutluluklar dilenir veya çiçek sepeti veya çelenk gönderilir.

Kişi bizzat gelip, Davetiye verip davet ettiyse mutlaka gidilir hediye, takı, para verilir veya düğünden sonra evine gidilir hediye, takı verilir.”

Eğer düğün davetiyesi usulüne göre yapılmamışsa örneğin sizin adınıza yazılmış ve davetiye eklenmemişse sosyal medyada sadece davetiye fotoğrafını paylaşmak bir duyurudur, özel bir davet değildir.

Mevsimin yaz olması nedeniyle dostlardan gelen davet üzerine sık sık düğünlere katılıyoruz. Bu düğünlerde gördüğüm ritüellerle, çocukluğumda gördüğüm düğünlerdeki farklılıklar beni düşündürdü.

Çocukluğum döneminde Elbistan’da düğünlere kız ve erkek tarafının komşuları ve akrabaları davet edilirdi. Kadınlar kendi arasında, erkekler kendi arasında oyunlar oynar, eğlenirlerdi. Kadın oyunu ile erkek oyunları farklı idi. Erkekler halay çekerdi ve sinsin oynardı. Genelde yaz dönemi olduğu için düğünler açık alanda yapılırdı. Davul, zurna olurdu. Düğünde çalınan oyun havaları belli idi. Düğünde akrabalar ve komşular takı takarlardı. Takılar yüksek sesle belirtilir ve kayıt altına alınırdı. Çünkü bu takılar bir yandan düğün hediyesi diğer taraftan ise imece usulü bir yardımlaşma anlamını taşıyordu. Bir çeşit ödünç verme idi. Böylelikle hem muhabbet artar hem de yardımlaşma olurdu.

Günümüzdeki düğünlerde lüks, şatafat çok öne çıkmaktadır. Düğünler ciddi masrafları gerektirmektedir. Dikkat edilmesi gereken husus, israf ve gösterişin öne çıkması dini bir vecibe olan evliliğin ruhuna aykırıdır. Beş yıldızlı otel salonlarında yapılan düğünler yüksek meblağlara malolduğundan bu durum düğün sahiplerinin davetli sayısını yüksek tutmasını da zorunlu kılmaktadır. Büyük şehirlerde komşu, dost kavramı küçük yerlerdeki gibi net değildir. Komşudan, dosttan ziyade ağırlıklı olarak tanıdıklar ve yüzeysel ilişkiler vardır. Düğün sahipleri Organizasyon şirketine ne kadar tanıdık varsa isim ve telefonları veriyor. Şirket artık kart vizit dağıtır gibi davetiye dağıtıyor, rezervasyonu tutturabilmek için de ise gelecek kişileri teyit etmek maksadıyla kişiler tekrar tekrar aranarak gelmesi manen zorlanmış oluyor. Kişiye özel telefon bilgileri ve kimlerin kimlere yakın olduğu bilgisi organizasyon şirketine rızanız olmadan veriliyor.

Makam ve unvan sahipleri düğünleri tamamen bir zenginleşme aracı olarak kullanabiliyor. Komşuluk ve akrabalık bağı olmaksızın kişiler kurumlardaki konumları nedeniyle gitmek zorunda kalıyor. Nuri Bilge Ceylan tarafından çekilen “Ahlat Ağacı” filminde düğünlerdeki çeyrek altın konusu da işleniyor. Köyde görev yapan imamın davet nedeniyle şehirdeki müftünün akrabasının düğününe gidip çeyrek altın takmak zorunda kaldığını imamın dilinden aktarıyor. Makam ve unvan sahipleri düğüne zorunlu olarak katılmak zorunda bıraktıkları insanların düğününe giderler mi derseniz buna olumlu bir cevap vermek mümkün değildir.

Bazı düğünlerde bakıyorsun yüksek volümlü sürekli batı müziği çalıyor. Düğünlerde kulak zarlarını hasarsız atlatabilirseniz ne mutlu size. Yüksek sesten dolayı yanınızda oturan kişiyle sohbet edemiyorsunuz, bağırarak konuşmak zorunda kalıyorsunuz. Düğünün başlama saati belli oluyor ama bitme saati olmuyor. Çoğu zaman nezaketen o gürültülü ortamı 4-5 saat çekmek zorunda kalıyorsunuz. Bazı düğünlerde bakıyorsunuz davul zurna. Davul zurna meydan çalgısıdır kapalı ortamda çok rahatsız edici bir ses şiddetiyle karşılaşıyorsunuz. Batı müziğiyle başlayan ya da Kuran tilavetiyle başlayan düğün “Ankara’nın Bağlarıyla” son buluyor.

Düşünüyorum, bizim Türk töresine uygun düğün havalarımız yok mu, türkülerimiz yok mu? Ya da günümüze uygun Türk sosyolojik yapısına göre bir Türk prototip düğün yeniden inşa edilemez mi? Batı müziği, Kuran tilaveti, Ankara’nın Bağları bir düğünde nasıl bir aşuredir? Türk düğünü konusunda sosyolojik bir çalışma yapıp hem örf adetlerimize uygun hem de eksik ve yanlış kısımlar varsa çağa göre yeniden revize ederek bir Türk düğünü paket programı hazırlanamaz mı? Hazırlanacak bu Türk düğünü programını organizasyoncular bize bir seçenek olarak sunamaz mı? Neden böyle bir şey düşünülmez?

Düğüne gelmesi zorunlu ve mümkün olanlar düğüne iştirak ederek düğün havasının sevincine katılır, hediyeleri takdim ederler. 

Diğer yandan düğüne gelemeyecek ama bu sevinci hediye ve sözleriyle paylaşacak kişiler için bir yazılım programı yapılamaz mı? Gürültülü düğün ortamında bulunmaları zor olan yaşlı insanlar, başka programlarıyla çakışanlar, şehir dışında olanlar hediyelerini hesaba yatırıp iyi dileklerini de yazılım programı içinde halledemezler mi? Çağımızda artık bu tür değişimlere ihtiyaç var.  Böylelikle hem davetli görevini yerine getirmiş olur hem de zaman sıkıntısı çekenler, uzak yerden gelip istemeden fazla masrafa girecek olanlar rahat ederler. Bu şekilde düğün sahipleri birçok külfetten kurtulmuş olur. Altın alınıp satılırken aradaki boşuna giden fark da gitmemiş, nakit olarak doğrudan yeni evlilerin bütçelerine geçmiş olur. Ama gösteriş olsun “Nam olsun kâr olmasın” diyerek gereksiz adımlar atmanın bedeli düğün sonrası ekonomik sıkıntılarda kendini göstermektedir.

Mümkün olduğunca düğünleri sade bir şekilde yapmak gerekir. Lüks yerlerde yapılan düğünlerde takılan takılar ancak düğün salonunun parasını karşılamakta, yeni evlenen çiftlere bir yardım amacı taşımaktan uzaklaşmaktadır. Düğün sahibi ve davetliler düğün salonu işletmecisinin ekonomisine katkıda bulunmaktadır. 

Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre 2023 yılında evlenenlerin sayısı 567 011 iken 2024 yılında evlenenlerin sayısı 568 395’tir. Boşanma sayısı ise 2023 yılında 173 342 iken 2024 yılında 187 343’tür. Görüldüğü gibi bir yılda evlenen sayısı bir önceki yıla göre 1384 kişi artarken, boşanma sayısı bir önceki yıla göre 14.001’dir. Boşanma oranı evlenme oranı sayısının 13 katını buluyor.

Evlenmenin azalması ve boşanmaların çoğalmasının başında ekonomik nedenler geliyor. Eğer siz daha evliliğin başında düğünleri aşırı lükse, şatafata dönüştürürseniz evlilik zorlaşır. Eğer siz israfı bir hayat tarzına dönüştürürseniz evlilikler yürümez.

Birgün kurumdan biri oğlunun boşanması için benden yardım istemişti. Bir boşanma dilekçesi yazmamı istiyordu. Boşanma gerekçesini sordum: “Oğlum asgari ücretle çalışıyor, ama gelinim sürekli dışarıda yemek yemek istiyor, lüks yerlerden alışveriş yapmak istiyor, sürekli kuaföre gitmek istiyor. Çocuğun maaşı yetmiyor. Boşanmadan başka çözüm üretemedik.” demişti.

Bir arkadaşım aşırı düğün davetiyelerine maruz kaldığından yakınıyordu. Sosyal zorunluluklara dönen düğünler için şöyle demişti. “Kışın kömüre, yazın da düğüne çalışıyoruz”

Düğün ritüelleri ve ekonomisi üzerine yeniden düşünmemiz gerek. Artık günümüzde şöyle bir mani oluşmuştur:
Erik dalı gevrektir
Yazın düğün dernektir
Vur patlasın davulcu
Giden bizim çeyrektir

 

Durdu GÜNEŞ 


 Okunma Sayısı : 140

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 68914

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.