Hayatı güzel kılmanın bir yolu da gerçek dostlar edinmemizdir. Dostlar karşılıklı parlak temiz aynalar gibidir. Birbirlerinde yansıyarak aradaki ışığı çoğaltırlar. Böylelikle dostluk hem kendimizi geliştirmede hem yolumuzu aydınlatmada büyük rol oynar. Dostluk çok kıymetlidir ve parayla satın alınamaz. Dostluğa yüreğinizi, zihninizi ve zamanınızı katmanız gerekir. Dostluk güzel sohbetlerle beslenir. Kalbimiz ve zihnimiz rahatlar. Dostluk bağlamında zaman zaman akademisyen Abdulkadir Güllü ve iş insanı Selahattin Şahin Beyle bir araya gelip sohbet ediyoruz. Günlük hayatın telaşı dışında çok nitelikli bir zaman geçiriyoruz. Her sohbet bizde bir yürek ve zihin zenginliği oluşturuyor. Dostluk gönüller, zihinler arasında oluşturan kutsal bir sözleşme gibidir. Bu nedenle çok dostluğun sürdürülmesi çok özen ister. Voltaire’nin dediği gibi “Yalnız erdemli insanlar dost sahibi olur.” Erdemsiz insanlardan dost değil ancak işbirlikçi olur. Bu nedenle dostluğun devamı ancak erdemli olmanın devamıyla mümkün olur. Erdemli olmak, özüyle sözüyle dürüst olmayı gerektirir. Yalan söyleyen bir insan dost olamaz. Çünkü yalan güven duygusunu ortadan kaldırır. Birbirine güvenmeyen insanlar nasıl dost olabilir ki. Yalan söyleyenin gülüşüne, sevgisine, ilgisine yürekten katılamazsın. Hep bir şüphe olur. Bu durum yürekler ve zihinler arasında sağlam köprü oluşturmaz. Dost dediğin insan, hakka ve hakikate bağlı olmalıdır. Eğer bir kişi çıkar duygusuyla haktan ve hakikatten ayrılıyorsa, böyle kişilerden dost olmaz. Gerektiğinde hak ve hakikatten yana olup “iyiye iyi, kötüye kötü” diyemiyorsa bu kişi dostluğun gerektirdiği erdemden yoksun demektir. Dostluğun temelinde alçak gönüllülük önemli yer tutar. Her konuşmada kendini öne çıkarmaya çalışan, kendini her zaman merkez sayan kişi dost olamaz. Narsist kişi, dostluğu kendini önemli kılmak için araçsallaştıran kişidir. Böyle bir ilişki biçiminde ise sevgi ve samimiyet olmaz. Egosu şişkin bir kişiyle dostluk kurmak mümkün değildir. Cimrilik ya da müsriflik gibi mutedil olmayan davranışlar da dostluğun dengelerini bozar. Cimri kişi aynı zamanda fedakarlıktan yoksun kişidir. Dostluk ise fedakâr olmayı gerekli kılar. Cimri kişi verici değil, sürekli kendini alıcı şeklinde konumlandırır. Keser gibi hep kendine yontar. Oysa dostluk hasbi olmayı, hesabi olmamayı gerektirir. Müsrif insanlar da farkında olmadan bir gösterişin ya da bir ölçüsüzlüğün içinde olurlar. Bu durum dostluğun gerektirdiği makul ve mutedil davranışların dışına çıkmak demektir. Ruhumuzu derinleştiren ve kişiliğimizin oluşmasında önemli bir rolü olan dostluk birçok sınavdan geçmeyi gerektirir. Kısa süreli ilişkilerde hemen dostluk oluşmaz. Dostluk zamanla inşa edilen bir şeydir. Kişilerin birbirlerini yeterince tanıyabilmesi için uzun süre birbirlerine zaman ayırmaları, birbirlerinin erdeminden emin olmaları gerekir. Ne mutlu gerçek dostu olan insanlara… Av. Durdu GÜNEŞ
Hayatı güzel kılmanın bir yolu da gerçek dostlar edinmemizdir. Dostlar karşılıklı parlak temiz aynalar gibidir. Birbirlerinde yansıyarak aradaki ışığı çoğaltırlar. Böylelikle dostluk hem kendimizi geliştirmede hem yolumuzu aydınlatmada büyük rol oynar.
Dostluk çok kıymetlidir ve parayla satın alınamaz. Dostluğa yüreğinizi, zihninizi ve zamanınızı katmanız gerekir. Dostluk güzel sohbetlerle beslenir. Kalbimiz ve zihnimiz rahatlar.
Dostluk bağlamında zaman zaman akademisyen Abdulkadir Güllü ve iş insanı Selahattin Şahin Beyle bir araya gelip sohbet ediyoruz. Günlük hayatın telaşı dışında çok nitelikli bir zaman geçiriyoruz. Her sohbet bizde bir yürek ve zihin zenginliği oluşturuyor.
Dostluk gönüller, zihinler arasında oluşturan kutsal bir sözleşme gibidir. Bu nedenle çok dostluğun sürdürülmesi çok özen ister.
Voltaire’nin dediği gibi “Yalnız erdemli insanlar dost sahibi olur.” Erdemsiz insanlardan dost değil ancak işbirlikçi olur. Bu nedenle dostluğun devamı ancak erdemli olmanın devamıyla mümkün olur. Erdemli olmak, özüyle sözüyle dürüst olmayı gerektirir. Yalan söyleyen bir insan dost olamaz. Çünkü yalan güven duygusunu ortadan kaldırır. Birbirine güvenmeyen insanlar nasıl dost olabilir ki. Yalan söyleyenin gülüşüne, sevgisine, ilgisine yürekten katılamazsın. Hep bir şüphe olur. Bu durum yürekler ve zihinler arasında sağlam köprü oluşturmaz.
Dost dediğin insan, hakka ve hakikate bağlı olmalıdır. Eğer bir kişi çıkar duygusuyla haktan ve hakikatten ayrılıyorsa, böyle kişilerden dost olmaz. Gerektiğinde hak ve hakikatten yana olup “iyiye iyi, kötüye kötü” diyemiyorsa bu kişi dostluğun gerektirdiği erdemden yoksun demektir.
Dostluğun temelinde alçak gönüllülük önemli yer tutar. Her konuşmada kendini öne çıkarmaya çalışan, kendini her zaman merkez sayan kişi dost olamaz. Narsist kişi, dostluğu kendini önemli kılmak için araçsallaştıran kişidir. Böyle bir ilişki biçiminde ise sevgi ve samimiyet olmaz. Egosu şişkin bir kişiyle dostluk kurmak mümkün değildir.
Cimrilik ya da müsriflik gibi mutedil olmayan davranışlar da dostluğun dengelerini bozar. Cimri kişi aynı zamanda fedakarlıktan yoksun kişidir. Dostluk ise fedakâr olmayı gerekli kılar. Cimri kişi verici değil, sürekli kendini alıcı şeklinde konumlandırır. Keser gibi hep kendine yontar. Oysa dostluk hasbi olmayı, hesabi olmamayı gerektirir. Müsrif insanlar da farkında olmadan bir gösterişin ya da bir ölçüsüzlüğün içinde olurlar. Bu durum dostluğun gerektirdiği makul ve mutedil davranışların dışına çıkmak demektir.
Ruhumuzu derinleştiren ve kişiliğimizin oluşmasında önemli bir rolü olan dostluk birçok sınavdan geçmeyi gerektirir. Kısa süreli ilişkilerde hemen dostluk oluşmaz. Dostluk zamanla inşa edilen bir şeydir. Kişilerin birbirlerini yeterince tanıyabilmesi için uzun süre birbirlerine zaman ayırmaları, birbirlerinin erdeminden emin olmaları gerekir.
Ne mutlu gerçek dostu olan insanlara…
Av. Durdu GÜNEŞ
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 452348
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.