Editörlüğünü Alexander George’nin yaptığı Abis yayınlarından çıkan “Sokrates Olsa Ne Derdi?” isimli kitabı okuyorum. Kitapta çeşitli felsefi sorular sorulmuş ve her soruyu bir felsefeci cevaplandırmıştır. İlgimi çeken sorulardan biri şu idi. “İyi bir eylem kötü bir eylemi dengeleyebilir mi, yoksa her birinin bağımsız bir değeri var olabilir mi?” Matthew Sılversteın, şöyle bir senaryo üzerinden soruyu cevaplandırmaya çalışır. John isimli bir yüksek lisans öğrencisi kötü notlar alır, öfke seline kapılır ve Mary’i öldürür. John cezasını çektikten sonra Mary’nin hayatta iken yaban hayatını korumakla uğraştığını dikkate alarak, kendini yaban hayatının korumasına adar. Mary’nin ümit ettiği işleri gerçekleştirir. Nerdeyse kanatsız, benekli ve dokuz tırnaklı yarasanın neslinin yok olmasını önler. Sılversteın, bu senaryodan hareketle olayı özetle şöyle değerlendirir. John’un daha sonra yaptıkları hiçbir şekilde cinayeti daha az yanlış haline getirmez. Biz, onun Mary’i öldürmesini lanetlerken, onun nesli tükenmeye yüz tutmuş türleri kurtarmaya adanmış hayatına saygı ve hayranlık duyabiliriz. Adaletin en önemli unsurlardan birincisi suçluya cezasını vermek, ikincisi haklıya da hakkını vermektir. Bunlardan biri diğerini ortadan kaldıramaz. Her biri ayrı ayrı değerlendirilir. Çoğu zaman yanılgımız birinin diğerini ortadan kaldıracağı şeklindedir. Sanat dünyasında da benzer handikaplar yaşarız. Örneğin Dostoyevski kumarbazmış, Onun kumarbaz olması onun eserlerindeki muhteşemliği ortadan kaldırmadığı gibi, muhteşem eserleri de kumarbazlığı bize iyi gösteremez. İki özellik ayrı ayrı değerlendirilmeli birbirine karıştırılmamalıdır. Bugün basında, “Ölümden Dönen Trump’ın Gizli Belgeler Davası Düşürüldü.” Şeklinde bir haber yer alıyordu. “Pensilvanya'da düzenlediği miting esnasında silahlı suikast girişimine uğrayan eski ABD Başkanı Donald Trump'ın devlete ait gizli belgeleri saklamakla suçlandığı dava düşürüldü” deniyordu. Suikastla davanın düşürülmesi arasında bir bağ var mı bilmiyorum. Ancak suikasta uğraması yani mağdur duruma düşmesi onun diğer kötü eylemlerini ortadan kaldırmaz. Zamanında suç işlemiş kişiler, siyasi rövanş duygusuyla orantısız bir cezaya maruz kalabilirler. Bu bizde o kişiler için mağduriyet duygusu uyandırabilir. Ama geçmişteki suçlarını ortadan kaldırmaz. Geçmişteki suçlar için ceza almaları, suçla orantılı olmayan bir ceza verilmesi ise ayrı bir suç olarak değerlendirilmelidir. Kısaca bir kişi bazı eylemleriyle hem suç işleyebilir hem de bazı eylemleriyle insanlığa faydalı işler yapabilir. Adaletin iki unsuru da devrede olmalıdır. Suç sayılan eyleme ceza vermek, faydalı işlerin de karşılığı ne ise hak ettiğini vermektir. Av. Durdu GÜNEŞ
Editörlüğünü Alexander George’nin yaptığı Abis yayınlarından çıkan “Sokrates Olsa Ne Derdi?” isimli kitabı okuyorum. Kitapta çeşitli felsefi sorular sorulmuş ve her soruyu bir felsefeci cevaplandırmıştır.
İlgimi çeken sorulardan biri şu idi. “İyi bir eylem kötü bir eylemi dengeleyebilir mi, yoksa her birinin bağımsız bir değeri var olabilir mi?”
Matthew Sılversteın, şöyle bir senaryo üzerinden soruyu cevaplandırmaya çalışır. John isimli bir yüksek lisans öğrencisi kötü notlar alır, öfke seline kapılır ve Mary’i öldürür. John cezasını çektikten sonra Mary’nin hayatta iken yaban hayatını korumakla uğraştığını dikkate alarak, kendini yaban hayatının korumasına adar. Mary’nin ümit ettiği işleri gerçekleştirir. Nerdeyse kanatsız, benekli ve dokuz tırnaklı yarasanın neslinin yok olmasını önler.
Sılversteın, bu senaryodan hareketle olayı özetle şöyle değerlendirir. John’un daha sonra yaptıkları hiçbir şekilde cinayeti daha az yanlış haline getirmez. Biz, onun Mary’i öldürmesini lanetlerken, onun nesli tükenmeye yüz tutmuş türleri kurtarmaya adanmış hayatına saygı ve hayranlık duyabiliriz.
Adaletin en önemli unsurlardan birincisi suçluya cezasını vermek, ikincisi haklıya da hakkını vermektir. Bunlardan biri diğerini ortadan kaldıramaz. Her biri ayrı ayrı değerlendirilir. Çoğu zaman yanılgımız birinin diğerini ortadan kaldıracağı şeklindedir.
Sanat dünyasında da benzer handikaplar yaşarız. Örneğin Dostoyevski kumarbazmış, Onun kumarbaz olması onun eserlerindeki muhteşemliği ortadan kaldırmadığı gibi, muhteşem eserleri de kumarbazlığı bize iyi gösteremez. İki özellik ayrı ayrı değerlendirilmeli birbirine karıştırılmamalıdır.
Bugün basında, “Ölümden Dönen Trump’ın Gizli Belgeler Davası Düşürüldü.” Şeklinde bir haber yer alıyordu. “Pensilvanya'da düzenlediği miting esnasında silahlı suikast girişimine uğrayan eski ABD Başkanı Donald Trump'ın devlete ait gizli belgeleri saklamakla suçlandığı dava düşürüldü” deniyordu. Suikastla davanın düşürülmesi arasında bir bağ var mı bilmiyorum. Ancak suikasta uğraması yani mağdur duruma düşmesi onun diğer kötü eylemlerini ortadan kaldırmaz.
Zamanında suç işlemiş kişiler, siyasi rövanş duygusuyla orantısız bir cezaya maruz kalabilirler. Bu bizde o kişiler için mağduriyet duygusu uyandırabilir. Ama geçmişteki suçlarını ortadan kaldırmaz. Geçmişteki suçlar için ceza almaları, suçla orantılı olmayan bir ceza verilmesi ise ayrı bir suç olarak değerlendirilmelidir.
Kısaca bir kişi bazı eylemleriyle hem suç işleyebilir hem de bazı eylemleriyle insanlığa faydalı işler yapabilir. Adaletin iki unsuru da devrede olmalıdır. Suç sayılan eyleme ceza vermek, faydalı işlerin de karşılığı ne ise hak ettiğini vermektir.
Av. Durdu GÜNEŞ
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 112238
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.